19 Eylül 2010 Pazar

Çarpım Tablosunu Ezberlemek Ve Ezberletmek



Çarpım Tablosunu Ezberlemek Ve Ezberletmek

1-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek eğitimde 50 yıl önceye dönmek demektir.
2-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek matematik biliminin mantığını inkar etmektir.
3-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek yıllardır yapılan yanlışta ısrar etmektir.
4-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek MEB yeni matematik öğretim sistemini anlamamaktır.
5-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek uluslararası matematik başarısında dibe vurmak demektir.
6-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek öğrencilerin ve annelerin yaşadığı matematik sendromunun devam etmesi demektir.
7-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek zaman ve enerji kaybı demektir.
8-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek ezberci eğitimin zararları hakkında bilimsel araştırma yapan bilim adamlarının ( * Prof.Dr.Hüseyin Başar, ** Tınaz Titiz) çalışmalarını inkar etmektir.
9-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek eğitim sistemimize yeni papağanlar kazandırmaktır.
10-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek düşünmekten kaçıştır.

Ezbere Hayır! Çünkü; merak, kişisel gelişmenin temelidir. Ezber, merakı yok eder.Çare buluculuk, esnek düşünce gerektirir. Ezber esnek düşünceyi de yok eder.
Ezber başkalarının yardımına muhtaç insan yetiştirir.

( * ) Önyargısız ve Ezbersiz Eğitim
( ** ) Eğitimde Ezbere Son


EZBERCİLİĞİN ZARARLARI:( * )

Ezbercilik her şeyden önce kişiliği zedeleyen aşağılayıcı bir öğrenme tarzıdır. Diyeceksin ki düşünmeye hiç teşvik etmeyen, bilgilerin sınavda aynen tekrarlanmasını isteyen, bekleyen hatta bu tekrarın kendisinin sevdiği ve keramet var zannettiği sözcüklerle yapılmasını isteyen öğretmenler yok mu? Sık sık tekrarlanmasa da bazen karşına bu tip öğretmenler çıkabilir. Kabul! Amacına ulaşmak için ezberleyeceksin ama ezberleme işini sırf o öğretmen için yapmalısın ve yine de ezberlemenin yanı sıra anlama çabası göstermekten geri kalmamalısın.

Gençlik çağında doruk noktasında olan zihin kapasitesi sürekli ezbercilik yapılırsa körleşir. Zihinlerini işletmeyen, yıllarca doğru dürüst anlamadan ezberleyen birçok öğrenci potansiyel kabiliyetlerini geliştirmeden mezun olup çıkmışlardır. Bu gibi öğrenciler gerçek anlamda eğitim görmüş sayılmazlar. Hafızalarında bir takım bilgiler kalsa da düşünce ile yoğrulmamış olan bilgileri içinde bulundukların durumun gereğine göre hatırlayıp kullanamazlar.

Ezbercilerin bilgileri çabuk aşınır, bölük pörçük olur, belirsizleşir. Çünkü bilgileri koruyan, içine girdikleri mantıksal yapıdır. Yapılar olmayınca bilgiler izole parçalan halinde kalır ve bazen de gülünç bir şekilde birbirine karışır. Hatırlamanın akıllıca ve aptalca olanı vardır.

Mevlâna Hazretleri mükemmel üslubu ile bizlere bunu anlatmış. Fakat her şey anlayana ve anlamak isteyene. forensis/makale_resim/kelam.jpg 20.12.2008 Ezberci Papağanlar Papağının önüne bir ayna koyarlar. Zavallı kuş orada kendini görür onu başka bir papağan sanır. Aynanın arkasına gizlenen usta ona öğreteceği kelimeleri tekrarlayıp durur. Papağan bu duyduğu sözleri o aynada gördüğü papağanın söylediğini sanır. Böylece duyduğu sözleri ezberler, ezberlemesine ezberler; fakat bu sözlerin manasından, ne dediğinden haberi yoktur. Bundan ne fayda ne de zarar elde eder. Eğitim sisteminin çarpıklıklarından, eksikliklerinden bahseder sanki bu küçük hik â ye ve hafızası boş olan papağan da öğrencileri anlatır ilk etapta. Küçük bir hile ile boş olan hafızayı doldurmaya çalışan usta ise öğretim görevlilerini kasteder . Öğrenciler ezberletilen bilgiler karşısında ne m â n a kazanır, ne de fayda elde ederler. M â n a sız bir bilgi birikimi öylesine .

Ezbercilik, sadece öğrencilik kapsamında bir tehdit değil, toplumumuzda da çok büyük bir tehdit unsurudur. Ezbere konuşmalar sarf edilmekte her köşe bucak ve toplumu barındıran mekanlarda, fark edilemeyen yada göz ardı edilen büyük bir unsur vardır ki, bizlerin herhangi bir konu yani , toplumu ilgilendiren konular ağırlığında elde ettiğimiz bilgiler kulaktan dolma ve bize küçükken empoze edilen, ezberletilen bilgilerdir.

Toplum bazında ezbercilik, düşüncenin, mantığın öldüğü noktadır. Mantığımızın öldüğü nokta ise ruhun yitirildiği, benlik karmaşasının farklılaştığı, insanın insan olmaktan çıktığı ve bir android haline bürünmesini ifade eder.

Kısa bir tabir kullanılması gerekirse bence insan mantıksız, ezbercilik ile bir nevi robota dönüşüverir. Kendisi olmaktan çıkıp ona programlanan kişinin özelliklerini vurur dışa.

Ezberciliğin dışına çıkıldığında ise hayat daha bir farklılaşır, m âna kazanmaya başlar her hareket, yorum katılır hayata dair, benlik olgusunun gereksinimleri amaçlar edinmemizi sağlar. Amaçlar engelleri çıkarır karşımıza, zorluklar baş göstermeye başlar, fikir yürütme ve çözüm üretme yeteneğimiz gelişmeye başlar. Maksatlarımız ortaya çıkar, maksat ise; insanı anlamak ve kavramaktır.

Bizler aynadaki kendi görüntüsüne aldanan asıl papağan gibiyiz. Aynanın arkasına hep birileri gizlenmiş bizlere bir şeyler dayatmaya, ezberletmeye, empoze etmeye yönelmişlerdi, çünkü onlara da bu ezberletilmişti. Genel çerçevenin dışına çıktıkları kanısında hem fikirlerdi fakat, biliyoruz ki onlarda bu zincirin bir halkasıydı. Eğitimden bahsedip okullarımızda ki bu sıkıcı durumdan söz ettim. Bu kadarla kalmıyor bence birde, sınavlara yönelik eğitim sistemi ortaya çıkıyor bu ezbercilik ilkesinden dolayı. Sınav maratonlarına giriyoruz, istesek de istemesek de. Sınavları geçmemiz için (başarılı olmak için değil.) ezberlememiz gereken hep bir formüller mevcut oluyor, bunların nereden geldikleri öğretilmiyor, kim bilir belki öğretmeye çalışan dahi bunu bilmiyor, çünkü o da bulunduğu mevkie ezbercilik sayesinde gelmiş oluyor. Başarının, başarılı olmanın genel ilkesi olarak ezbercilik şart gibi empoze ediliyor topluma ve öğrenciye. Ki benim fikrim, başarımızı sınamak yerine hafızamızı sınıyoruz her sınavda ve her maratonda. “Neyin nereden geldiği önemli değildir, önemli olan o şeyin gelmiş olması, anda mevcut olmasıdır ” düşüncesi ile hareket edilmesi kanımca çok tehlikeli ve çok yanlıştır, her pürüzün başı bu düşüncede ortaya çıkar.

Halbuki en önemli şey, neyin nereden geldiğidir. Oluşumun önemi çok daha büyük olmalıdır, yaşanılan andan. Yani papağının oluşumu önemli, aynaya bakıp duyduğu sesleri ezberlemesi değil. O olaya kanması, aldanması oluşumunda mevcut, kullanabileceği bir aklı yoktur. İnsan denilen varlığın aynadaki yüzünün değil ama mevcut olduğu bedeninde bulunan akıla sahiptir. Düşünce gücünün ezberciliğe karşı koyması olanaklı, gelişimin ezbercilik ile sağlanamayacağı çok açık. İnsanın gelişimini engelleyen unsurlardan sadece bir tanesine odaklanmam işin başlangıcıdır.

( * ) Alıntı

EZBERCİLİĞİN ZARARLARI ( * )

Ezberciliğe ezelden karşıyım ama bazı konularda ister istemez ezberci oluyoruz bu da başımıza dert açıyor.en azından 1 yıl kadar önce benim başıma açmıştı..

Kız arkadaşımın üvey kardeşi Londra dan İzmir in meşhur tatil beldesi Çeşme ye gelecekmiş..Kız arkadaşım kardeşi ile ilgilenmemi rica etti ben de buluştum..İsmi Richard dı..Annesi İtalyan babası Amerikalı...

Neyse sohbete daldık konu Türkiye ye geldi..Sizin ülkeniz yoksul dedi..ben de dedim ki:-Aslında biliyor musun Dünya da kendi kendine yeten yedi ülkeden birisiyiz..

Bir dönem Süleyman Demirel in çok söylediği bir sözdü..Gazetelerdeki köşe yazılarında da yıllarca okumuştum yani çok bildik bir laftı..


Böylece savunmamı yaptım ama hiç beklemediğim bir cevap almıştım.''Diğer altı ülkeyi sayar mısın? ''...dedi bana .Öylece mal gibi kaldım.Sahi diğer altı ülke hangisi?Ezbercilik ne kötü ya...

( * ) KAYNAK: http://www.tatliaskim.com/itiraf-ediyorum/464305-ezberci-olmanin-zararlari.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder