9 Mayıs 2010 Pazar

Tarihçi Annenin Ezber İsyanı

Tarihçi Annenin Ezber İsyanı !

Sevgili Necip Hocam, şahsımın da bir eğitimci olduğunu belirterek yazıma başlıyorum müsaadenizle. Benim alanım sosyal bilimler, Tarih. En çok nefret edilen dersler sıralamasında matematik kadar başı çekmektedir. Neden?

Ezber yüzünden.... ..

Benim öğrencilerim üniversite öğrencileri ve bana diyorlar ki, " Bizler bu dersi orta ve lisede ezberliyorduk, tarihler, olaylar kuru kuruya ve bitip tükenmez isimler..." öğretmenlerinin ezberci oluşundan yakınıyorlar. Ben ezber istemediğimi, yorum ve mantık yürütme istediğimi söyleyince de müthiş bocalıyorlar ve endişeleniyorlar. Çünkü akıllarını işletmeden, mantık kullanmadan akademiye gelmişler, onların kafalarına öyle işlenmiş. Yazık! Çok yazık!

Matematik konusu da aynı. Necip Hocamla tanışmadan önce kendimce ‘’Bu dersi anlatmanın başka yolları da olmalı mutlaka, bu iş ezber ile olmaz, formülleri bile olsa olmaz!’’ diyordum.

Bir de oğlum da ilkokulda çarpım tablosunu ezberleyemediğinden geri kalıp bu dersi toptan beyninden atınca ne yapacağımı şaşırdım. Çünkü bu durumda ideal noksanı olan öğretmenlerimiz hemen yaftayı asıyorlar öğrencinin boynuna: " Tembel, kafasız, senin oğlun asla bu dersi yapamaz, bu çocuktan bir şey çıkmaz, hayatı boyunca matematiği beceremez vs"

Bu sözler bizzat veli olarak benim duyduklarım. Müthiş isyan ediyorum. Ben eğitmenlik hayatımda kendim ezbere ve yanlış öğretim metotlarına savaş açmışım. Öğretmenlerimiz kendi evlatlarına, geleceklerine yatırım yaptıklarının farkında değiller galiba. Çünkü onlar Türk insanına ve Türklüğe inanmıyorlar, ya da inançları çok zayıf.

Matematik bir disiplindir. Atatürk bile, Milli Mücadeleyi milli bir cinnete benzeten Hamdullah Suphi Tanrıöver`e "Hayır, Milli Mücadele hesaptır, hesap, matematiksel hesaptır" demiştir. Matematik çarşıda, pazarda, mimaride, doğada, askeriyede, sosyal bilimlerin hem de her alanında var da var. Bu kadar önemli bir nevi strateji dersi olan matematiği Anadolu insanının zekâsına, yapısına uygun sistemler üretip öğretmedikçe başarılı olamayız.

Türkiye ne yazık ki Amerika ve Avrupa`nın 40 yıl önce uygulayıp başarısız bulup çöpe attığı eğitim metotlarını uyguluyor. Çünkü AB ve Amerika öyle istiyor. Atatürk`ün ölümünün hemen arkasında, 1-2 ay gibi sonrasında evvela orta ve lise müfredat kitaplarının içeriği değiştirildi, 1947`de de Amerika geldi Milli Eğitim Bakanlığına danışmanlarını soktu ve onlar hala oradalar.

Çocuklar öğretmeninin yetersizliğini seziyor ve zaten bana bir şey veremiyor deyip iyice bırakıyor. Bu bir öğretmen için utançtır. İlk ve orta öğretimde her şey eğitmenin elinde. Ya ağaç fidesini doğru ekersiniz, dik büyür, ya da yamuk ekersiniz, eğik büyür.

Matematikte ve diğer disiplinlerde de yanlış öğretim anneleri vuruyor, çünkü anne bundan eza duyuyor. Çocuğun evdeki öğretmeni de annesidir. Ama arkadaşlar bir şeyi yapmayalım, çocuklarımızın ödevlerini yapmayalım, her daim başında oturup ders çalıştırmayalım lütfen bu çok yanlış.

Fakat anneler de çok çaresizler, yanlış ve yetersiz eğitmen anneleri de akşam çocuklarının ödevlerini yapmaya memur ediyor. Ben 70`lerin çocuğuyum. Necip Hocam gibi öğretmenimiz bize de çarpım tablosunu oyunlarla, parmak sayarak, görsel olarak öğretmişti, tatbiki olarak.Geçmişte görev yapan öğretmenlerin hepsini de aynı kategoriye sokarak haksızlık yapmayalım.Demek ki daha o zamanlarda Necip Hocam gibi ezberin yanlışlığının farkında olan eğitimcilerimiz varmış.

Necip Hocam, derdime tercüman oldu, umut verdi. Ben eğitmen kadromuzdan iyice umudu kesmiştim. Daha temiz Anadolu insanımız, halis Türk`ümüz varmış. Teşekkürler sana Necip Hocam! Senin öğrencilerin ne şanslı öğrencilerdir! Bütün okullara aslında bir Necip Güven lazım. "Türk! övün, çalış, güven" diyorum Büyük Kurtarıcı gibi! Gırtlağı yırtılırcasına bağırıyordu, içten duyumsayarak "Türk Milleti çalışkandır, Türk Milleti zekidir"Hepimiz bir olalım ezbere savaş açalım dostlarım! Saygılarımla...
Rumuz TARİHÇİ

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Bir Öğretmenin Ezberle İmtihanı

Çarpım tablosu öğretiminde hala en önemli öğretim tekniği olarak ezberi gören eğitim sistemimizin ne tür zorluklara yol açabildiğinin en çarpıcı örneklerinden birini sizlerle paylaşmak istedim. İşte Cebrail Koçak'ın hikayesi:

Disleksi blog için fizik öğretmeni Cebrail Koçak ile yaptığımız bu röportajın önemi çok büyük.Çünkü eğitim hayatının büyük bir bölümünde zorluk çeken Cebrail Koçak aslında bir disleksi.Disleksi olmasına rağmen kendisi başarılı bir fizik öğretmeni.


Merhaba, bize kendinizi tanıtabilir misiniz?

Merhabalar, Aksaraylıyım 8 çocuklu bir ailenin 6. çocuğuyum. Elazığ’da özel bir eğitim kurumunda fizik öğretmeni olarak görev yapıyorum. Evli ve iki çocuk babasıyım.


İlkokulda hangi problemlerle karşılaştınız?

İlkokulda ciddi sıkıntılar yaşadım.İlkokul öncesi çocukluğuma dair pek bir şey hatırlamıyorum.İlkokul 1. sınıfta çok problemim yoktu. Fakat asıl sıkıntılar bundan sonra başladı.
İ.Ö. 2.sınıfta okumayı iyi yapamadığım için, tembeller grubuna dahil olmuştum bile.
3.sınıfta çarpım tablosunu ezberleyememem yüzünden tembelliğim tescillenmişti. Bu yıl ailemden de çok baskı görmüştüm. Herkes seferber olmuş bana çarpım tablosunu ezberletmeye çalışıyordu, bunun çok kolay bir şey olduğunu anlatmaya çalışıyorlardı. (hala çarpım tablosu ezberimde olmayanlar var: 9x7=?).Artık babamın kanaatiyle sınıf geçiyordum.



4.sınıf; “sınıf içi sesli” okumada çok beceriksizdim. Bir keresinde okuma esnasında bir kelimede takılmıştım. -Örneğin- Linyit kelimesini ben ‘’limit’’ diye okuyorum, öğretmen ’’tekrar oku’’ diyor, ben yine yanlış okuyorum, bunu 5–6 kez tekrar ettik. Ben kelimeyi iddialı bir şekilde hep yanlış okudum. Sınıfta gülüşmeler, alaycı ifadeler, öğretmenin kızgın bakışları vs. tahmin ediyorsunuzdur.


Okul döneminde hatırladığınız sizi üzen bir anınız var mı?

Benden bir alt sınıfta (3. sınıfta) okumakta olan kız kardeşim vardı.Öğretmenim beni onun sınıfına götürdü, bir yazının aynı paragrafını bir ona okuttu, birde bana okuttu, fark felaketti.Kardeşimin sınıfı önünde, yediğim tokatlar onuruma çok dokunmuştu.Hâlbuki bu hadise bir öğrenci için yaşanmaması gereken ciddi bir olaydır. Ben bu tip olaylara “özgüven travması” diyorum.O günüm mahcubiyet içinde geçmişti. Olay bununla sınırlı kalmadı tabiî ki akşam eve geldiğimde korktuğum başıma gelmişti, olayı ailem de duymuştu. Bir de annemlerden fırça ve daha da kötüsü “bu çocuk adam olmayacak” gözüyle bakılmam. Bu müthiş performansın(!) ardından 4. sınıfta okulda kalmıştım. Artık kardeşimle aynı sınıfta okuyacaktım. Bu da benim için ayrı bir mahcubiyetti.


Türkiye’deki eğitim sisteminde sizi en zorlayan neydi?

Tembelliğimin tescillendiği bir başka olay; bir dersin konusunu ezberden anlatma olayı idi. Hala hiç beceremem. Okullarda ödevlerin çoğunluğunu bu anlatım şekli oluşturuyordu.


Durumunuzun anlaşılmaması sizi okul içinde nasıl davranmaya sevk etti?

Tabi bu esnada, arka sıra öğrencileri olarak benim kontrolümde 3–5 kişilik gruplaşmalar oluşmakta idi. Çocukça illegal organize işlerimizde olmakta idi. Kitap, deney aletleri, sınav sorularının cevap anahtarlarını çalma gibi… Bu olaylar büyüyüp karakolluk bir olay ile de sonuçlanabilirdi. Kenara itilmişliğin böyle bir problemi de var.


Bu başarısız görüntünüze rağmen ilgilendiğiniz okul dışı etkinlikler var mıydı?

Burada da bir enteresanlık var tembelim ama Kitaplara ve deney aletlerine aşırı ilgim vardı. Satrancı çok seviyor ve iyi oynuyordum. Zekâ sorularına ve bulmacalara da çok ilgim vardı.


İlkokul öğretmeninize dair hatırladığınız çarpıcı bir anınız var mı?

5. sınıfta ilkokuldan mezun olurken öğretmen beni yanına çağırıp “sen artık okuma, kısa yoldan iş hayatına atıl, bir meslek sahibi ol, sanayiye çalışmaya git” tavsiyesinde bulunmuştu. Bende okuldan soğumuş birisi olarak öğretmenimin bu tavsiyesine çok sevinmiş ve “inşallah ailemi de ikna eder” diye düşünmüştüm.Bir başka hadise; tanımadığım bir adam, ağabeyime “bu çocuk çok zeki, okur büyük adam olur” demişti. Ağabeyimde ‘’iyi bildin(!)’’ diyerek gülmüştü. Bu adamın sözleri bana ayrı bir güç vermişti, bir özgüven kaynağı olmuştu. Bu olay Dislektik bir çocuğa güvenmenin ve iltifatın ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir. Çünkü zaten mevcut bir kapasite var, çevresel faktörler onun üzerini kapatmakta.


Ortaokul döneminiz nasıldı?

Orta 1 (6. sınıfta) ilk dönem 4 zayıflı karne. Matematik, fen gibi dersleri anlıyorum fakat yazılıda istediğim sonuçlar gelmiyor. Neyse ki 2. dönem Teşekkür alarak herkesi şaşırtmıştım.
Yine unutamadığım bir olay; 7. sınıfta fen dersini çok seviyorum, hele elektrik konusuna bayılıyorum, bu konularda el becerilerimde çok iyi idi. Öğretmen sözlü sınav yapıyor, tahtaya kalkan öğrencilere genelde “devre sorusu” soruyor, ben oturduğum yerde hepsini çok iyi çözebiliyorum.Kendi isteğimle sözlüye kalktım, öğretmen bana “Reosta”nın tanımını sordu. Tanım ezberlemek benim için çok zor bir iş…Evet, reostanın ne olduğunu ne işe yaradığını çok iyi biliyorum, hatta elektronik devrelerde söküp-takıp kullanmaktayım fakat kitaptaki tanımı yapamıyorum. Enteresandır pratikte reostayı, öğretmen benim kadar iyi bilemiyordur.Sonuç; öğretmen tarafından iyi bir fırça benim hakkımda çeşitli olumsuz ön yargılar “zaten ben biliyordum…” gibi sözler ve sözlüye düşük not…Yakın-arkadaşlarımın öğretmene “hocam arkadaşı yanlış değerlendiriyorsunuz, bu konularda çok başarılıdır” diye müdahaleleri de beni kurtaramıyor. Alın size bir “özgüven travması” daha! Sonra da derler ki medeni cesaretin yok vs… Bu tür olaylarla tamamen sindiriliyorsunuz.



Lise hayatınızı da etkiledi mi bu durum?

Lise hayatım diğer yıllarıma göre daha rahat geçti, derslerimizin çoğunluğu sayısal olduğu için kendimi denklemlerle daha iyi ispatlayabiliyordum. Geometrim çok iyi idi, öğretmenlerimin dahi çözemediği soruları çözebiliyordum. Fakat lise 2 de tarih dersimiz vardı, bu dersi de çok zor geçtim.

ÖSS’ye hazırlıkta şu problemlerle karşılaştım; aynı zaman diliminde arkadaşlarımdan çok daha az soru çözebiliyordum.Gün boyunca çalışma sürelerimiz aynı olmasına rağmen onlar konuları bitiriyor, ben konuları bitiremiyordum.Deneme sınavında süre yetmiyordu ve ÖSS’de de öyle oldu.


DPÜ fizik bölümünü kazandım. Birkaç puanla bir üst tercihim olan matematik bölümünü kaçırdım.Yani çok az daha sürem olsaydı farklı bir bölüm kazanabilirdim. Bu eğitimde fırsat eşitliği ile çelişmekte.


Üniversiteyi kazandınız ve orda neler yaşadınız peki?


Üniversitede çok zor sınavlardan (yorum, mantık yürütme veya ağır problemlerden oluşan sınavlardan) iyi puan alıyordum, fakat ezber gerektiren sınavlarda çok zorlanıyordum.Hatta ağır problemlerin çözümünde farklı, güzel metotlar geliştirdiğim için bölüm başkanının takdirlerini almıştım.


Sınavların son dakikasına kadar çıkamıyordum, bu da sınav gözetmenlerini çok kızdırıyordu.

Üniversiteli olmama rağmen hala alfabeyi ve ayları sıralayamıyordum. Bu durumun kaynağı bilinmeyince insan kendi kendini sorgulamaya başlıyor.

http://disleksi.blogspot.com/2010/02/bir-ogretmenin-hikayesi.html

7 Mayıs 2010 Cuma

Buyrun Çarpım Tablosu Ezberi Çorbasına !

Eğitim sistemimiz yıllar içinde değişti. Ezber giderek azalıyor.Ama Milli Eğitim Sisteminde değişmeyen bir şey kaldı. Çarpım Tablosu Ezberi...

Her Kafadan Bir Ses Çıkıyor, Yazık Değil mi Bu Çocuklara ?

64 yıllık müfredat değişiyor (16 Şubat 2005 )Öğrenciler artık çarpım tablosunu ezberlemek zorunda kalmayacak.
( * ) www.turkiyeforum.com/.../o_t__t_3748__64-yillik-mufredat-degisiyor.html

Yeni ilköğretim müfredatı açıklandı (Radikal11/08/2004 )
Çelik, bazı gazetelerde `Çarpım tablosu artık ezberlenmeyecek` şeklinde haberlerin yer aldığını da hatırlatarak, "Çarpım tablosu yine ezberlenecek. Ezberci eğitim olmayacak demek farklı, bu farklı" diye konuştu.
Kaynak: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=124730

‘’Not: Eski MEB Bakanımızın bu konuyu bilmemesi çok doğal ama MEB bünyesinde bulunan binlerce uzman ve öğretmen ne yapıyorlar acaba ? Bir tane köylü çocuğu , Müyesser Hocamın deyimiyle ‘’Don Kişot’’ Necip GÜVEN ortaya çıkıp ‘’Arkadaşlar , ben yıllardır MEB müfredatına uygun olarak çarpım tablosunu ezbersiz öğretiyorum.Bana fırsat verin de uygulamalı göstereyim.’’ diyor ama Fildişi Kulelerde oturan Beyefendiler ya duymuyor yada duymak istemiyor.Kaynaklarını verdiğim tüm yazıları okuyun ve kararınızı verin.Buna ‘’Çarpım Tablosu Öğretme Çorbası’’ demekte haksız mıyım ? Necip GÜVEN )

Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl??Katre : Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl?Sitedeki öğretmen arkadaşlarıma ve tecrübeli annelere soruyorum.

Çarpım tablosunu kolay ve çabuk ezberletmenin yolları nedir? Nasıl ezberlenir?
Sedaalp : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ? Artık çarpım tablosu ezberletilmiyor.Ritmik saymalar olarak geçiyor ve çokta kolay öğreniyorlar,o şekilde öğret.

Katre : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ? Ritmik sayma yapıyoruz evet ama o şekilde öğrenmesi işlem yapmasını geciktirir.Ezber şart diyorlar.

Mirbe : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ? Bedirhan 2.sınıfa geçti 5 lere kadar ezberledi..Yazıcıdan büyük puntoyla yazdırdık kendi ezberledi ritmik sayma kolay ama vakit kaybı…

Taylan Yaren: Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ? Evet benim oğlumda ritmik saymayla öğrendi.Çok daha güzel öğreniliyor. Ezber bi şekilde unutulabilir, ama ritmik sayarsa hemen hatırlama şansı oluyor Kesinlikle ritmik sayma diyorum.

Tılsım : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ?Bizim tembel teneke hala ezberlemedi.. 4.geçtik ritmik saymayla idare ediyor,ama yavaş gidiyor,ezber en iyisi bence …

Tilbe : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl?Hey gidi günler hey Ezberlediğim günler geldi gözümün önüne …

Dsimay: Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl? Kolay gelsin Fatoşum...Okullar açılana kadar ezberlemesi mi gerekiyor? Enes’e başarılar diliyorum canım..
Bakaldal : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl?

1.,2. SINIF ANNELERİ... TEKERLEMELERLE ÇARPIM TABLOSU

Taylan Yaren : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl? Bir de bu tekerlemeleri ezberletmeye kalkarsak yandık.Ama gerçekten işe yaradıysa yazın uygulayalım…

Katre : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl? Sağ ol canım hiç sorma .1. sınıfı atlattık şükür derken 2. sınıf telaşı başladı şimdi de …

Katre : Çok teşekkür ederim,Enes tekerlemelere bayıldı.

Taylan Yaren : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl?Tekerlemeleri ben yazmadım. Baykaldal arkadaşımız yazmış.

Baykaldal : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl? Vallahi bendeniz yabancı dil öğretmeniyim.Eşim sınıf öğretmeni. Bir arkadaşı mailine postalamış bende hoş bulup sizinle paylaşmıştım.Faydası olur mu olmaz mı bilmiyorum ama çocuklar böyle tekerlemeli şeyleri genelde seviyor.En azından ilgisini çekeceği bir gerçek.Umarım faydası da olur.. Öpüyorum kuzuyu "Enes`i"

Katre: Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl?Eminim daha fazla keyif alacak,oyun gibi çünkü. Ve daha akılda kalıcı. Çok teşekkür ederiz öpücük için Şerife teyzesi,bizden de öpücükler…

Baykaldal: Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl? Ben teşekkür ederim.. Sevgiyle kal…
Sedaalp: Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ??‘’Alıntı:f@to$ yazdı:Ritmik sayma yapıyoruz evet ama o şekilde öğrenmesi işlem yapmasını geciktirir.ezber şart diyorlar.’’
Olur mu asıl ezberi unutuyorlar.Ama ritmik saymalarla zaten bir iki derken farkında olmadan öğreniyor.Sudeler 1.sınıfta tüm işlemleri öğrenmişlerdi bölme de dahil.Ve bunu ritmik saymalarla yaptılar.Örüntü ve ritmik saymaların çok faydasını gördük.Biz de zaten artık çarpım tablosu diye bir şey yok,ezber sistemi kalktığı için.Daha doğrusu çocukları ezbere yöneltecek her şey yok artık…

KAYNAK : http://www.annecocuk.com

Çarpım tablosunu öğrenmenin kesinlikle en iyi yolu hangisidir?

Çarpım tablosunu öğrenmenin en iyi yolunu değil ama en kötü yolunu biliyorum. Kesinlikle aşağıdaki gibi saymaya çalışmayın:2, 4, 6, 8, 12 . . . . vs.7, 14, 21, 28, 35 . . . . vs.12, 24, 36, 48, 60, . . . . vs.

Böyle saymakta ustalaşsa bile, bu yöntemi kullananlar, istenilen sonuca ulaşmak için bütün tabloyu içlerinden saymaya zorlanacaklardır. Bu zaman kaybı, aynı zamanda da düşünme sürecini yavaşlatan bir yöntemdir.

Düşünebildiğim en iyi yol, TEKRAR, TEKRAR, TEKRAR, TEKRAR, TEKRAR, TEKRAR, TEKRAR. İkinci iyi yaklaşım ise bir biçimde ilişkilendirme yöntemidir. 2 ile çarpmak kolay. İkişer ikişer sayıyorsunuz. 10 ile çarpmak ta kolay, sadece sonuna bir sıfır ekliyorsunuz. Eh, 9’lar da kolay sayılabilir, 2’den başlayarak çarpımın birinci rakamı birer büyürken ikinci rakamı birer küçülüyor; 1x9=(9), 2x9=1(8), 3x9=2(7) gibi...

Aslında galiba en iyisi, örneğin 9x7’nin 63, 8x7’nin ise 56 ettiğini doğal olarak tekrarlaya tekrarlaya, ezberlemek. Zaman içinde tekrarlaya tekrarlaya 1’lerden 12’lere kadar çarpım tablosunun rahatlıkla öğrenilebileceğini düşünüyorum.
Bir müddet sonra kendi ismimiz, annemizin, babamızın, kız kardeşimizin isimleri gibi ezbere bildiğimiz bir şey olacaktır.

Günümüzde birçok çocuğun, “bu aptal çarpım tablosunu da niçin ezberleyecek mişim? Hesap makineleri ne güne duruyor?” dediğinde onlara verecek bir yanıtımızın olması gerekir. Çarpımın aslında toplamanın daha kısa bir yolu olduğu gibi... Örneğin, 3 x 7 = 7+7+7 gibi. 7 +7 +7 çok kolay görünürken, 3 x 7 bayağı bir sırmış gibi geliyor...

KAYNAK: http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz

ÇARPIM TABLOSU EZBERSİZ DE ÖĞRENİLEBİLİR

Matematikle Barışıyorum” adlı kitabın yazarı Necip Güven, çarpım tablosunun ezbersiz daha kolay öğrenilebileceğini söyledi. Son zamanlarda gündeme gelen ezbersiz eğitim projesini sonuna kadar desteklediğini belirten eğitimci – yazar Necip Güven, projede çarpım tablosu ile ilgili ifadelere dikkat çekerek, öğrencilik ve 24 yıllık eğitimcilik hayatında çarpım tablosunu öğrenmek için yüzlerce yol olduğunu keşfettiğini, bu yollardan en kötüsünün ise ezberleyerek öğrenme olduğunu söyledi.

Son yıllarda öğrencilerin çarpım tablosunu ezbersiz de öğrenebileceklerini, bunun daha çabuk ve kolay olduğunu ispatlayan çalışmalar yaptığını anlatan Güven, kendisine, ürünlerini daha çok satmak için yarışan TV ve radyo reklamcıları ile firmaları model aldığını bildirdi.

Yıllardır öğrencilerin çarpım tablosunu neden zor öğrendikleri veya öğrenemedikleri sorusuna cevap aradığını ifade eden Güven, “Çarpım tablosunu ezbere öğrenmek ve öğretmek, matematik eğitiminin ayağındaki deve dikenine benziyor. Bu dikeni çıkarmaya kararlıyım. Bu konu ile ilgili bir kitap hazırlığı içerisindeyim. Matematik korkusunu yenmek ve matematikte başarılı olmak isteyenler bana necipguven2003@mynet.com mail adresinden ulaşabilirler” dedi.

İHA Yayın Tarihi : 27 Temmuz 2005

Çarpım Tablosunu Ezberleme

''Çarpım Tablosunu Ezberleme'', ‘’Çarpım Tablosu nasıl ezberlenir?’’ veya ‘’Çarpım Tablosu nasıl kolay ezberlenir?’’ sorusuna verilebilecek ortak cevap dedemiz,babamız ve biz nasıl ezberledik isek öyle ezberlenir.Bu iş hiçte kolay ve tavsiye edeceğim bir yöntem değildir.Çarpım tablosunu ezberlemek çok dik ve kayalık bir dağa tırmanmaya benzer.Bu işi çok az kişi başarır.Modası geçmiş bu yöntemde ısrarcı olmak çamaşır makinesinin icat edildiği bir zamanda çamaşırları hala elle yıkamaya çalışmakta ısrar etmeye benzer.

Çarpım Tablosunu Ezberlemeye Hayır.: ‘’Çarpım Tablosu Ezberi ‘’ yıllardır savunduğum gibi bu konuda yanlış yöntemlerde ısrar etmek birlikte çabalayan öğretmen,öğrenci ve anne-babayı başarısızlığa ve mutsuzluğa mahkum etmektir.


Ezbersiz Çarpım Tablosu: 

Ezbersiz çarpım tablosu dağa kayalıklardan tırmanmaktan vaz geçip ‘’Acaba bu işin daha kolay yolu yok mu ?’’ diyerek araştıranların yaptığı gibi ezberi terk edip ‘’Çarpım Tablosunun ‘’ mantığına uygun yöntemleri doğru şekilde uygulamakla başarılabilir.Bu konuda bir çok eğitimcinin uyguladığı farklı yöntemler mevcuttur.


Çarpım Tablosu Nedir, Ne Değildir? 

Çarpım Tablosu ille de ezberlenmek zorunda olan klasik bir tablo değildir.Çarpım Tablosu aslında eşit sayıların toplamını kısa yoldan gösteren bir tablodur.Daha iyi anlaşılması için ona kısaca ‘’Hızlandırılmış Toplama İşlemi ‘’ tablosu da diyebiliriz.


Çarpım Tablosu Öğretiminde Yapılan Hatalar:
Çarpım Tablosu öğretiminde yapılan en büyük yanlış somut öğrenme evresinde olan çocuklarımıza somut yolla öğretme sistemlerini terk ederek soyut yolla öğretim olan Ezber Yönteminde ısrar etmektir.Bu yöntem papağanlara uygulanınca belki başarılı olabilir ama çocuklarda başarılı olmadığını kolaylıkla söyleyebiliriz.

Çarpım Tablosu Öğretiminde Ailelerin Hataları :
Kendi çocukluğundaki deneyimlerin etkisi veya öğretmeninin direktifi ile çocuğunu ezbere zorlamak.Yanlış cevabında sert tepki vererek azarlamak.
Ezberleyemediği için onu aşağılamak.
Diğer akranları ile kıyaslamak
Çok ağır cezalar vererek psikolojik baskı yapıp sosyal hayatını aşırı şekilde kısıtlamak.