19 Eylül 2010 Pazar

Çarpım Tablosunu Ezberlemek Ve Ezberletmek



Çarpım Tablosunu Ezberlemek Ve Ezberletmek

1-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek eğitimde 50 yıl önceye dönmek demektir.
2-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek matematik biliminin mantığını inkar etmektir.
3-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek yıllardır yapılan yanlışta ısrar etmektir.
4-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek MEB yeni matematik öğretim sistemini anlamamaktır.
5-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek uluslararası matematik başarısında dibe vurmak demektir.
6-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek öğrencilerin ve annelerin yaşadığı matematik sendromunun devam etmesi demektir.
7-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek zaman ve enerji kaybı demektir.
8-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek ezberci eğitimin zararları hakkında bilimsel araştırma yapan bilim adamlarının ( * Prof.Dr.Hüseyin Başar, ** Tınaz Titiz) çalışmalarını inkar etmektir.
9-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek eğitim sistemimize yeni papağanlar kazandırmaktır.
10-Çarpım Tablosunu ezberlemek ve ezberletmek düşünmekten kaçıştır.

Ezbere Hayır! Çünkü; merak, kişisel gelişmenin temelidir. Ezber, merakı yok eder.Çare buluculuk, esnek düşünce gerektirir. Ezber esnek düşünceyi de yok eder.
Ezber başkalarının yardımına muhtaç insan yetiştirir.

( * ) Önyargısız ve Ezbersiz Eğitim
( ** ) Eğitimde Ezbere Son


EZBERCİLİĞİN ZARARLARI:( * )

Ezbercilik her şeyden önce kişiliği zedeleyen aşağılayıcı bir öğrenme tarzıdır. Diyeceksin ki düşünmeye hiç teşvik etmeyen, bilgilerin sınavda aynen tekrarlanmasını isteyen, bekleyen hatta bu tekrarın kendisinin sevdiği ve keramet var zannettiği sözcüklerle yapılmasını isteyen öğretmenler yok mu? Sık sık tekrarlanmasa da bazen karşına bu tip öğretmenler çıkabilir. Kabul! Amacına ulaşmak için ezberleyeceksin ama ezberleme işini sırf o öğretmen için yapmalısın ve yine de ezberlemenin yanı sıra anlama çabası göstermekten geri kalmamalısın.

Gençlik çağında doruk noktasında olan zihin kapasitesi sürekli ezbercilik yapılırsa körleşir. Zihinlerini işletmeyen, yıllarca doğru dürüst anlamadan ezberleyen birçok öğrenci potansiyel kabiliyetlerini geliştirmeden mezun olup çıkmışlardır. Bu gibi öğrenciler gerçek anlamda eğitim görmüş sayılmazlar. Hafızalarında bir takım bilgiler kalsa da düşünce ile yoğrulmamış olan bilgileri içinde bulundukların durumun gereğine göre hatırlayıp kullanamazlar.

Ezbercilerin bilgileri çabuk aşınır, bölük pörçük olur, belirsizleşir. Çünkü bilgileri koruyan, içine girdikleri mantıksal yapıdır. Yapılar olmayınca bilgiler izole parçalan halinde kalır ve bazen de gülünç bir şekilde birbirine karışır. Hatırlamanın akıllıca ve aptalca olanı vardır.

Mevlâna Hazretleri mükemmel üslubu ile bizlere bunu anlatmış. Fakat her şey anlayana ve anlamak isteyene. forensis/makale_resim/kelam.jpg 20.12.2008 Ezberci Papağanlar Papağının önüne bir ayna koyarlar. Zavallı kuş orada kendini görür onu başka bir papağan sanır. Aynanın arkasına gizlenen usta ona öğreteceği kelimeleri tekrarlayıp durur. Papağan bu duyduğu sözleri o aynada gördüğü papağanın söylediğini sanır. Böylece duyduğu sözleri ezberler, ezberlemesine ezberler; fakat bu sözlerin manasından, ne dediğinden haberi yoktur. Bundan ne fayda ne de zarar elde eder. Eğitim sisteminin çarpıklıklarından, eksikliklerinden bahseder sanki bu küçük hik â ye ve hafızası boş olan papağan da öğrencileri anlatır ilk etapta. Küçük bir hile ile boş olan hafızayı doldurmaya çalışan usta ise öğretim görevlilerini kasteder . Öğrenciler ezberletilen bilgiler karşısında ne m â n a kazanır, ne de fayda elde ederler. M â n a sız bir bilgi birikimi öylesine .

Ezbercilik, sadece öğrencilik kapsamında bir tehdit değil, toplumumuzda da çok büyük bir tehdit unsurudur. Ezbere konuşmalar sarf edilmekte her köşe bucak ve toplumu barındıran mekanlarda, fark edilemeyen yada göz ardı edilen büyük bir unsur vardır ki, bizlerin herhangi bir konu yani , toplumu ilgilendiren konular ağırlığında elde ettiğimiz bilgiler kulaktan dolma ve bize küçükken empoze edilen, ezberletilen bilgilerdir.

Toplum bazında ezbercilik, düşüncenin, mantığın öldüğü noktadır. Mantığımızın öldüğü nokta ise ruhun yitirildiği, benlik karmaşasının farklılaştığı, insanın insan olmaktan çıktığı ve bir android haline bürünmesini ifade eder.

Kısa bir tabir kullanılması gerekirse bence insan mantıksız, ezbercilik ile bir nevi robota dönüşüverir. Kendisi olmaktan çıkıp ona programlanan kişinin özelliklerini vurur dışa.

Ezberciliğin dışına çıkıldığında ise hayat daha bir farklılaşır, m âna kazanmaya başlar her hareket, yorum katılır hayata dair, benlik olgusunun gereksinimleri amaçlar edinmemizi sağlar. Amaçlar engelleri çıkarır karşımıza, zorluklar baş göstermeye başlar, fikir yürütme ve çözüm üretme yeteneğimiz gelişmeye başlar. Maksatlarımız ortaya çıkar, maksat ise; insanı anlamak ve kavramaktır.

Bizler aynadaki kendi görüntüsüne aldanan asıl papağan gibiyiz. Aynanın arkasına hep birileri gizlenmiş bizlere bir şeyler dayatmaya, ezberletmeye, empoze etmeye yönelmişlerdi, çünkü onlara da bu ezberletilmişti. Genel çerçevenin dışına çıktıkları kanısında hem fikirlerdi fakat, biliyoruz ki onlarda bu zincirin bir halkasıydı. Eğitimden bahsedip okullarımızda ki bu sıkıcı durumdan söz ettim. Bu kadarla kalmıyor bence birde, sınavlara yönelik eğitim sistemi ortaya çıkıyor bu ezbercilik ilkesinden dolayı. Sınav maratonlarına giriyoruz, istesek de istemesek de. Sınavları geçmemiz için (başarılı olmak için değil.) ezberlememiz gereken hep bir formüller mevcut oluyor, bunların nereden geldikleri öğretilmiyor, kim bilir belki öğretmeye çalışan dahi bunu bilmiyor, çünkü o da bulunduğu mevkie ezbercilik sayesinde gelmiş oluyor. Başarının, başarılı olmanın genel ilkesi olarak ezbercilik şart gibi empoze ediliyor topluma ve öğrenciye. Ki benim fikrim, başarımızı sınamak yerine hafızamızı sınıyoruz her sınavda ve her maratonda. “Neyin nereden geldiği önemli değildir, önemli olan o şeyin gelmiş olması, anda mevcut olmasıdır ” düşüncesi ile hareket edilmesi kanımca çok tehlikeli ve çok yanlıştır, her pürüzün başı bu düşüncede ortaya çıkar.

Halbuki en önemli şey, neyin nereden geldiğidir. Oluşumun önemi çok daha büyük olmalıdır, yaşanılan andan. Yani papağının oluşumu önemli, aynaya bakıp duyduğu sesleri ezberlemesi değil. O olaya kanması, aldanması oluşumunda mevcut, kullanabileceği bir aklı yoktur. İnsan denilen varlığın aynadaki yüzünün değil ama mevcut olduğu bedeninde bulunan akıla sahiptir. Düşünce gücünün ezberciliğe karşı koyması olanaklı, gelişimin ezbercilik ile sağlanamayacağı çok açık. İnsanın gelişimini engelleyen unsurlardan sadece bir tanesine odaklanmam işin başlangıcıdır.

( * ) Alıntı

EZBERCİLİĞİN ZARARLARI ( * )

Ezberciliğe ezelden karşıyım ama bazı konularda ister istemez ezberci oluyoruz bu da başımıza dert açıyor.en azından 1 yıl kadar önce benim başıma açmıştı..

Kız arkadaşımın üvey kardeşi Londra dan İzmir in meşhur tatil beldesi Çeşme ye gelecekmiş..Kız arkadaşım kardeşi ile ilgilenmemi rica etti ben de buluştum..İsmi Richard dı..Annesi İtalyan babası Amerikalı...

Neyse sohbete daldık konu Türkiye ye geldi..Sizin ülkeniz yoksul dedi..ben de dedim ki:-Aslında biliyor musun Dünya da kendi kendine yeten yedi ülkeden birisiyiz..

Bir dönem Süleyman Demirel in çok söylediği bir sözdü..Gazetelerdeki köşe yazılarında da yıllarca okumuştum yani çok bildik bir laftı..


Böylece savunmamı yaptım ama hiç beklemediğim bir cevap almıştım.''Diğer altı ülkeyi sayar mısın? ''...dedi bana .Öylece mal gibi kaldım.Sahi diğer altı ülke hangisi?Ezbercilik ne kötü ya...

( * ) KAYNAK: http://www.tatliaskim.com/itiraf-ediyorum/464305-ezberci-olmanin-zararlari.html

27 Haziran 2010 Pazar

Annelere Sesleniş ! ( Şiir )

‘’Bu şiiri , önce en zor günlerimde bana kol kanat geren , çalışmalarımı yüreklendirici konuşmaları ile daima destekleyen Dürdane ELHAN ve Müyesser Saka Öğretmenlerime ….. Daha sonra da yüreği sevgi dolu tüm annelere armağan ediyorum….Necip GÜVEN
19 Ekim 2009 Pazartesi ‘’

ANNELERE SESLENİŞ !

Ne olur anneler, çaresizce bakmayın,
Gözyaşlarınızı tutun, o bayrama saklayın.
Kâbus bitti, bak kartallar gelecek,
Anadolu bayram yapıp gülecek.

Yarınları ne olacak hiç korkma,
O masum yavrunu öp, sarıl ve kucakla.
Kartallara zindan olan kümesler yıkılacak,
Hedeflenen zirvelere birer birer çıkılacak.

Bu dava bizim için namustu,
O gördüğün gerçek değil kâbustu.
Yeter, son ver bitsin artık bu ağıt.
Mutfağında helvanı yap ve dağıt.

Bak tarihe, bu millet ne badireler gördü.
Anadolu’yu hakir gören hem sağırdı hem kördü.
Savaştasın üç silahın var unutma !
Güzel kitap, yazan kalem ve kağıt.

Bir zamanlar bu davaya Dürdaneler, Müyesserler baktılar.
Önümüzde sönmez ışık yaktılar.
Zaman geldi, koşan atlar yoruldu,
Bayraklar genç kartala verildi.

Genç kartallar ufuklara bakındı,
Haydi gayret , zaten zirve yakındı.
Bir silkindi, çılgın gibi koşturdu,
Anadolu insanını coşturdu.

Bir milleti ilerleten ufuktur,
Madenimiz altın değil çocuktur.
Eğitimdir kaliteyi getiren
Çözüm olup problemi bitiren.

Necip Güven 19 Ekim 2009

Dürdane Elhan ve Müyesser SAKA Hocalarımın şiirime verdikleri cevap mesajları....

Sayın NECİP Bey, yazdığınız şiire teşekkür ederim.Çok zarif bir jest yapmışsınız. Başarılarınızın devamını dilerim.Yaşam kısa sizde koşuyorsunuz bu koşuşturmalarda inşallah daha çok basarılar yakalayacaksınız.Selamlar…Dürdane ELHAN

Teşekkür ederim. Beni de çalışmalarınızda andığınız için. Kolay gelsin. Başarılar.
Müyesser SAKA

Merhaba Dürdane ve Müyesser Hocam, ben sizleri her zaman anıyorum.Sizlere (Dürdane ELHAN; Müyesser SAKA,G.Veli KİŞİOĞLU ve Basri KÖSELER ) beni ve projelerimi destekleyen arkamdaki ``Muhteşem Dörtlü`` diye takdim ediyorum.

BKNZ. http://www.hikayeler.net/yazilar/129151/arkamdaki-muhtesem-dortlu-1-

http://www.hikayeler.net/yazilar/129152/arkamdaki-muhtesem-dortlu-2-

Sizleri hiç bir zaman unutmadım, unutmayacağım.

Eğer sizin zamanında yaptığınız çalışmalar olmasaydı ve benim çalışmalarıma destek olmasaydınız ortada ne Necip GÜVEN diye bir ne de eserleri olurdu.Bu bir bayrak yarışı .Bir süre daha çalışıp bu projeleri gençlere emanet edecek duruma geldiğim zaman da ben de sizin bana yaptığınız gibi ``Haydi gençler ben nöbetimi tamamladım artık bu emaneti size gönül rahatlığı içinde emanet edebilirim.Size inanıyorum ve güveniyorum.Beni ve projelerimi aşan çalışmalar yapacağınıza da inanıyorum.Haydi bayrağı teslim alın diyeceğim.``

Ben bu projeleri sıfırdan başlayıp buralara getirmedim ki sizin koyduğunuz tuğlaların üstüne ben de sizin verdiğiniz destekten cesaret alarak yeni tuğlalar koydum.Hepsi bu kadar.

Ellerinizden öperim. Size ve ailenize sağlıklı ve mutlu yaşamlar dilerim.

Öğrenciniz Necip GÜVEN

26 Haziran 2010 Cumartesi

Karagöz Çarpım Tablosunu ''Ezbersiz '' Öğreniyor 1

Hacivat: Yar bana bir eğlence

Karagöz: Al sana portakal dolu bir tencere

Hacivat: Dur Karagözüm vurma

Karagöz: Sen de karşımda öyle durma

Hacivat: Hayırdır Karagözüm Nerden gelyosun?

Karagöz: Portakal aldım Pazardan.. amma kafam karıştı yahu hacicavcav..

Hacivat: Ne oldu yine Karagözüm ?

Karagöz: Satıcı portakalın kilosu 1 lira dedi.ben de ver ordan 3 kilo dedim.parasını öderken 10 lira verdim satıcı da bana paranın üstü olarak şunları verdi..

Hacivat: Eee

Karagöz: Doğru mu verdi? Yanlış mı verdi? Sayıyorum sayıyorum anlamıyorum ... kafam karıştı hacicavcav

Hacivat: (gülerek) Tamam gel beraber sayalım .................. sayarlar( 1-10 a kadar saymayı öğrenme etkinliği) ................

Hacivat: Portakalın ücretini kolayca hesaplayabilmek için de çarpma bilmen gerekir.Çarpmayı biliyor musun?

Karagöz: bilmez miyim hiç. Dur sana bir çarpıyım.vay vay vay vay..

Hacivat: Dur dur öyle çarpma değil bu Karagözüm. Kerrat cetveli, kerrat cetveli.

Karagöz: Hani nerde , hani nerde ?

Hacivat: Neyi soruyorsun sen Karagözüm ?

Karagöz: Neyi olacak Hacicavcav, sen deminden beri kerata cetveli, kerata cetveli demiyor musun ? Ben de kerata cetveliyle yaramazlık yapan bir kerata var da onu kovalayacaksın sanmıştım.

Hacivat:Hay Allah Karagözüm, yine beni yanlış anladın.Hani eskiden mekteplerde bizlere de 6 kere altı 36 diye öğretirlerdi.

Karagöz: Dedemin bıyıkları yolda kaldı.

Hacivat: Karagözüm bırak şimdi dedeni.

Karagöz: Bıraktım ama yanına gelemem Hacicavcav.Ben dedemi bıraktım ama dedem beni bırakmıyor.Şaka, şaka… Hacivatcığım çocukluğumda güç bela ezberlediğim kerrat cetvelinin hepsi sanki uçup gitti.Aklımda kala kala ‘’6 kere altı 36 Dedemin bıyıkları yolda kaldı.’’ Onu hiç unutmadım.Diyorum ki Hacicavcav şu uzmanlar kafa kafaya verip kerrat cetvelini ve matematiği eğlenceli hale getirseler de ben de çocuklarda hem matematiği sever hem de kolay öğrenirdik.

Hacivat : Karagözüm çoğu zaman saçmalıyorsun ama bu sefer haklısın galiba.Öyle bir şey yapsalar ben de sana kerrat cetvelini ve matematiği öğreteceğim diye göbeğim çatlamazdı.
Karagöz: Hacıvatcığım , bizim zamanımızda ‘’Kerrat Cetveli’’ denen şeye şimdi çocuklar ‘’Çarpım Tablosu mu ‘’ diyorlar?

Hacivat: Öyle diyorlar Karagözüm.Karagözüm şimdi çarpmaya başlayalım mı ?
(Karagöz: Çarpmasak olmaz mı , yoksa kırılırlar.

Hacivat: Neler kırılır Karagözüm?

Karagöz: Yumurtalar kırılır Hacicavcav , biz de omlet yaparız.

Hacivat: Neden böyle komiklikler yapıyorsun Karagözüm.

Karagöz: Çocuklar gülsün diye .

Hacivat: Şimdi gülme zamanı mı Karagözüm, şimdi ders zamanı ders.

Karagöz: İyi ya Hacicavcav, biz de hem güleriz hem de ders yaparız.Böylece bir taşla iki kuş vurmuş oluruz.

Hacivat: Dersin ciddiyetini bozma Karagözüm.

Karagöz: Sen bilmiyor musun Hacicavcav, Maruf BECENE Gülme Psikolojisi başlıklı yazısında ‘’ Eğitimde gülme, öğrencilerin derse dikkatini sağlar ve öğretilenlerin kalıcı olmasını olumlu etkiler.’’ diyor.

Hacivat: Sen bunları nerden öğrendin Karagözüm.

Karagöz: Okula giden bir çocuktan yardım aldım.Eternetten gagalaya baktırdım.

Hacivat: Karagözüm yine belli ettiğin cahilliğini, bunu ekran başında okula gitmeyen çocuklar bile biliyor.Önce ona eternet demezler internet derler.Diğerine de gagala magala demezler, gogıl derler.

Karagöz: O kadar inceleme Hacicavcav, çocuklar benim ne demek istediğimi anlıyorlar.Maşaalah cin gibiler Hacicavcav.Şimdi kuş gibi gagalamayı bırakıp şu çarpım tablosuna gelelim.Çarpım tablosunu öğrenmesek olmaz mı , çok mu lazım ?

Hacivat: Olur Karagözüm olur amma !

Karagöz: Hacicavcav, Olur Karagözüm olur amma da ne demekmiş ?

Hacivat: Karagözüm , toplayarak ta bulabiliriz amma çok uzun olabilir.

Karagöz: Ne varmış Hacicavcav, ben de toplarım.3 tane portakal değil mi? 1,2,3.
3 lira derim.

Hacivat: Karagözüm 3 tane, 5 tane olunca sorun yok amma biri ‘’ 87 kilo portakal aldım manava kaç lira vereceğiz ?’’ diye sorarsa ne yaparsın ?

Karagöz: Dağa kaçarım Hacicavcav,

Hacivat: Neden dağa kaçarsın Karagözüm ?

Karagöz: 87 tane biri alt alta yazıp toplayıncaya kadar sabah olurda ondan.

Hacivat: Karagözüm dağa kaçacağına bu işin kısa yolunu öğrensene…

Karagöz: ( Kafasını kaşır ) Hay Allah Hacicavcav, yağmurdan kaçarken doluya tutulduk desene…

Hacivat:Evet Karagözüm, yağmurdan kaçarken doluya tutuldun…

Karagöz: Ama Hacicavcavım şunu baştan söyleseydin ya….

Hacivat : Neyi Karagözüm ?

Karagöz: Çarpma işleminin aslında kısaltılmış ve hızlandırılmış toplama olduğunu , hayatımızı çok kolaylaştırdığını …

Hacivat : Baştan söyleseydim ne yapardın Karagözüm ?

Karagöz: Dağa kaçacağıma oturur, çalışır çarpım tablosunu öğrenirdim Hacicavcav,

Hacivat : Ben öğreteyim sana .Hemen başlayalım mı Karagözüm ?

Karagöz: Bu günlük bu kadar yeter Hacicavcav.Hem bu gün çok önemli bir şey öğrendim.

Hacivat : Neymiş o Karagözüm ?

Karagöz: Çarpma İşlemi aslında çabuklaştırılmış toplama demekmiş.Çarpım Tablosu da onu alfabesiymiş.

Hacivat : Tamam Karagözüm , bu gün bu kadarla yetinelim.

Karagöz, Hacivat : Çocuklar kusur işledikse affola , Gelecek dersimize kadar verelim mola.

1.DERS SONU

Eğitimci- Yazar Necip Güven Eskişehir

Tel: 0 ( 505 ) 346 80 02 ( Avea Öğretmen Hattı )

Email 1: necipguven2003@mynet.com

Email 2:matematigisevdirenadam@gmail.com

Web: http://www.matematigisevdirenadam.com

Tel: 0 ( 505 ) 346 80 02 ( Avea Öğretmen Hattı )

Email 1: necipguven2003@mynet.com

Email 2:matematigisevdirenadam@gmail.com

Web: http://www.matematigisevdirenadam.com

22 Haziran 2010 Salı

''Çarpım Tablosu Katliamı''na Haklı Bir Tepki

Acınası Eğitim Sistemimizin Acınası Öğretmeni! 27 Haziran 2009

Eğitim sistemimizin içler acısı hali…'' @ Yahoo! Video''

Eleştirmek çok kolaydır. Bir çok eleştirmen de bunu kabul eder zaten. Eleştirmenin bir nevi paradoks olan en absürt yönüde kendi doğru yapamadığın şeyleri eleştiriyor olmandır. Bu konumda iken eleştirmek ne kadar komik bir duruma düşmekse yanlışı gördüğün halde eleştirmemek te bir o kadar alçakça olur. O yüzden eleştirmeden geçemeyeceğim.

Eğitim camiasının içinde olmak bir yana ilkökul öğretmenliğinin tadına 3-4 ay gibi kısa bir süre baktım. Eğitim sistemimizin ne kadar acınası bir hal aldığını benim 3-4 ay ilkokul öğretmenliği yapmış olmamdan anlayabilirsiniz aslında. ( Bekli’nin imam olması olayı gibi***)

Yukardaki videoyu izlediğinizde Eğitim camiamız içerisinde hangi sevideye öğretmenlerin bulunduğunu gördünüz. Çarpım tablosunu ezberleyemeyen okuyamayan bırakın ezberlemeyi okumayı çarpım tablosunun ne olduğunun farkına da olmayan ezberlemenin ne demek olduğunun farkında olmayan bir çocuğa destek vermesi gereken, moral vermesi gereken öğretmen; çocuğu diğer arkadaşlarının yanında tamamen aptal konumuna sokarak durumun maalesef daha da vahimleşmesini sağlıyor. Hepsi bir kenara hala çarpım tablosunu bu şekilde ezberleterek öğreten bir öğretmenin Milli Eğitim camiasında bulunuyor olması başlı başına bir felakettir.

Netice itibari ile. Bu videoyu kaydeden psikolojik sorunlu öğretmen arkadaşa tavsiyem en kısa sürede bir Psikoloğa görünmesi ve Eğitim ve çocuk psikolojisi üzerine kitaplar okumasıdır. Hatta eminim Eğitim Bilimlerinden kopya ile geçmiştir.

Osmanlının son dönemlerinde bir beldede Bekli adında hoca görünümlü bir sarhoş yaşarmış. Bir gün ahaliden biri ölmüş ve cenaze namazını kıldıracak hoca bulamamışlar. Tam oradan geçmekte olan Bekli’ye cenaze namazını kıldırması için ricada bulunmuşlar. Bekli namzı kıldırmış cenazeyi defnetmiş ve telkin verme kısmında eğilerek şöyle demiş “Öte tarafa gittiğinde Bekli imam oldu de, o zaman buranın ne hallere düştüğünü anlarlar” demiş.

Yorumlar:
1-Anonim diyor ki:( 27 Haziran 2009 )
Kendı yansımasına bakıyor sanırım bu öğretmen.Sıfatı altındakı şahsıyet.Gelecek nesıllerımız bu ve bunun gıbı şahsıyetlerde malesef ki Allah sonumuzu hayr eylesın…

2- Metin diyor ki: ( 27 Haziran 2009 )
Bence kişinin hata direnci kırılacak şekil de, usulünce hatasından haberdar edilmeli. Tabii bu çok farklı bir olay, resmen dalga geçiyor, üstelik kendiyle...
Ben de bu çocuğun yaşlarında okulu bıraktım. Tarihe kafam çalışmıyordu ve İngilizcem kötüydü. Çünkü ikinci dönem sonuna kadar İngilizce Öğretmenimiz yoktu. En iyi dersim ise matematikti…

3- Anonim diyor ki: ( 29 Haziran 2009 )
Hata direnci kıralacak gibi mi bılemem ama ülkemin okullarında bunun gibi kim bilir kaç tane öğretmen var.Önemlı olan bu bence

4- Like diyor ki: ( 23 Temmuz 2009 )
Şu anki eğitim sistemiyle hiç bir meslek dalına adam, akıllı insan yetişmez…Gerçi her geçen gün eğitime darbe geliyor.Acaba daha ne kadar geriye gidiceğiz?

5- Cenk diyor ki:( 23 Eylül 2009 )
Adı üzerinde öğretmen.Bu öğretmen konusunda Milli Eğitim Bakanlığını göreve davet ediyorum.Saygılarımla

6-Necip Güven diyor ki: ( 11 Haziran 2010 )

ÇARPIM TABLOSU EZBERİ ÖLDÜ

Dedeme de bela idi,
Her taraf Kerbala idi.
Çarpım Tablosu ezberi öldü.
Milletin yüzü güldü.

Babam da çok acı çekmiş,
Ezberlerken canı çıkmış.
Çarpım Tablosu ezberi öldü.
Matematiğin yüzü güldü.

Babamızdan miras kaldı.
Bizi de yerlere çaldı.
Çarpım Tablosu ezberi öldü.
Hepimizin yüzü güldü.

Annelere stres yaptı.
O da çocuğunu çarptı.
Çarpım Tablosu ezberi öldü.
Annelerin bahtı güldü.

Babam çarpım tablosunu astı,
Ezberlemedim bana küstü.
Çarpım Tablosu ezberi öldü.
Babaların yüzü güldü.

Öğrenciler Allah dedi.
Ezberlemem Vallah dedi.
Çarpım Tablosu ezberi öldü.
Öğrencinin yüzü güldü.

Ne acılar çektirmişti.
Bizi candan bıktırmıştı.
Çarpım Tablosu ezberi öldü.
Hepimizin yüzü güldü.

Necip GÜVEN Eskişehir 5 ŞUBAT 2009 Perşembe

KAYNAK:www.internettinhoja.com / ( Acınası Eğitim Sistemimizin Acınası Öğretmeni )

Buyrun ''Çarpım Tablosu Ezberi'' Çorbasına

Her Kafadan Bir Ses Çıkıyor, Yazık Değil mi Bu Çocuklara ?

64 yıllık müfredat değişiyor (16 Şubat 2005 ) Öğrenciler artık çarpım tablosunu ezberlemek zorunda kalmayacak.

( * ) www.turkiyeforum.com/.../o_t__t_3748__64-yillik-mufredat-degisiyor.html

Yeni ilköğretim müfredatı açıklandı (Radikal11/08/2004 )

Çelik, bazı gazetelerde `Çarpım tablosu artık ezberlenmeyecek` şeklinde haberlerin yer aldığını da hatırlatarak, "Çarpım tablosu yine ezberlenecek. Ezberci eğitim olmayacak demek farklı, bu farklı" diye konuştu.

Kaynak: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=124730

‘’Not: Eski MEB Bakanımızın bu konuyu bilmemesi çok doğal ama MEB bünyesinde bulunan binlerce uzman ve öğretmen ne yapıyorlar acaba ? Bir tane köylü çocuğu , Müyesser Hocamın deyimiyle ‘’Don Kişot’’ Necip GÜVEN ortaya çıkıp ‘’Arkadaşlar , ben yıllardır MEB müfredatına uygun olarak çarpım tablosunu ezbersiz öğretiyorum.Bana fırsat verin de uygulamalı göstereyim.’’ diyor ama Fildişi Kulelerde oturan Beyefendiler ya duymuyor ya da duymak istemiyor.Kaynaklarını verdiğim tüm yazıları okuyun ve kararınızı verin.Buna ‘’Çarpım Tablosu Öğretme Çorbası’’ demekte haksız mıyım ? Necip GÜVEN )

Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl??

Katre : Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl?
Sitedeki öğretmen arkadaşlarıma ve tecrübeli annelere soruyorum.Çarpım tablosunu kolay ve çabuk ezberletmenin yolları nedir? Nasıl ezberlenir?

Sedaalp : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ? Artık çarpım tablosu ezberletilmiyor.Ritmik saymalar olarak geçiyor ve çokta kolay öğreniyorlar,o şekilde öğret.

Katre : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ? Ritmik sayma yapıyoruz evet ama o şekilde öğrenmesi işlem yapmasını geciktirir.Ezber şart diyorlar.

Mirbe : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ? Bedirhan 2.sınıfa geçti 5 lere kadar ezberledi..Yazıcıdan büyük puntoyla yazdırdık kendi ezberledi ritmik sayma kolay ama vakit kaybı…

Taylan Yaren: Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ? Evet benim oğlumda ritmik saymayla öğrendi.Çok daha güzel öğreniliyor. Ezber bi şekilde unutulabilir, ama ritmik sayarsa hemen hatırlama şansı oluyor Kesinlikle ritmik sayma diyorum.

Tılsım : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ?Bizim tembel teneke hala ezberlemedi.. 4.geçtik ritmik saymayla idare ediyor,ama yavaş gidiyor,ezber en iyisi bence …

Tilbe : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl?Hey gidi günler hey Ezberlediğim günler geldi gözümün önüne …

Dsimay: Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl? Kolay gelsin Fatoşum...Okullar açılana kadar ezberlemesi mi gerekiyor? Enes’e başarılar diliyorum canım..

Bakaldal : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl? 1.,2. SINIF ANNELERİ... TEKERLEMELERLE ÇARPIM TABLOSU

Taylan Yaren : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl? Bir de bu tekerlemeleri ezberletmeye kalkarsak yandık.Ama gerçekten işe yaradıysa yazın uygulayalım…

Katre : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl? Sağ ol canım hiç sorma .1. sınıfı atlattık şükür derken 2. sınıf telaşı başladı şimdi de …

Katre : Çok teşekkür ederim,Enes tekerlemelere bayıldı.

Taylan Yaren : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl?Tekerlemeleri ben yazmadım. Baykaldal arkadaşımız yazmış.

Baykaldal : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl? Vallahi bendeniz yabancı dil öğretmeniyim.Eşim sınıf öğretmeni. Bir arkadaşı mailine postalamış bende hoş bulup sizinle paylaşmıştım.Faydası olur mu olmaz mı bilmiyorum ama çocuklar böyle tekerlemeli şeyleri genelde seviyor.En azından ilgisini çekeceği bir gerçek.Umarım faydası da olur.. Öpüyorum kuzuyu "Enes`i"

Katre: Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl?
Eminim daha fazla keyif alacak,oyun gibi çünkü. Ve daha akılda kalıcı. Çok teşekkür ederiz öpücük için Şerife teyzesi,bizden de öpücükler…

Baykaldal: Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl? Ben teşekkür ederim.. Sevgiyle kal…

Sedaalp: Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ??
‘’Alıntı:f@to$ yazdı:Ritmik sayma yapıyoruz evet ama o şekilde öğrenmesi işlem yapmasını geciktirir.ezber şart diyorlar.’’

Olur mu asıl ezberi unutuyorlar.Ama ritmik saymalarla zaten bir iki derken farkında olmadan öğreniyor.Sudeler 1.sınıfta tüm işlemleri öğrenmişlerdi bölme de dahil.Ve bunu ritmik saymalarla yaptılar.Örüntü ve ritmik saymaların çok faydasını gördük.Biz de zaten artık çarpım tablosu diye bir şey yok,ezber sistemi kalktığı için.Daha doğrusu çocukları ezbere yöneltecek her şey yok artık…

KAYNAK : http://www.annecocuk.com

Çarpım tablosunu öğrenmenin kesinlikle en iyi yolu hangisidir? ( Buyrun Burdan Yakın ! )

Çarpım tablosunu öğrenmenin en iyi yolunu değil ama en kötü yolunu biliyorum. Kesinlikle aşağıdaki gibi saymaya çalışmayın:
2, 4, 6, 8, 12 . . . . vs.
7, 14, 21, 28, 35 . . . . vs.
12, 24, 36, 48, 60, . . . . vs.

Böyle saymakta ustalaşsa bile, bu yöntemi kullananlar, istenilen sonuca ulaşmak için bütün tabloyu içlerinden saymaya zorlanacaklardır. Bu zaman kaybı, aynı zamanda da düşünme sürecini yavaşlatan bir yöntemdir.

Düşünebildiğim en iyi yol, TEKRAR, TEKRAR, TEKRAR, TEKRAR, TEKRAR, TEKRAR, TEKRAR. İkinci iyi yaklaşım ise bir biçimde ilişkilendirme yöntemidir. 2 ile çarpmak kolay. İkişer ikişer sayıyorsunuz. 10 ile çarpmak ta kolay, sadece sonuna bir sıfır ekliyorsunuz. Eh, 9’lar da kolay sayılabilir, 2’den başlayarak çarpımın birinci rakamı birer büyürken ikinci rakamı birer küçülüyor; 1x9=(9), 2x9=1(8), 3x9=2(7) gibi...

Aslında galiba en iyisi, örneğin 9x7’nin 63, 8x7’nin ise 56 ettiğini doğal olarak tekrarlaya tekrarlaya, ezberlemek. Zaman içinde tekrarlaya tekrarlaya 1’lerden 12’lere kadar çarpım tablosunun rahatlıkla öğrenilebileceğini düşünüyorum.

Bir müddet sonra kendi ismimiz, annemizin, babamızın, kız kardeşimizin isimleri gibi ezbere bildiğimiz bir şey olacaktır.

Günümüzde birçok çocuğun, “bu aptal çarpım tablosunu da niçin ezberleyecek mişim? Hesap makineleri ne güne duruyor?” dediğinde onlara verecek bir yanıtımızın olması gerekir. Çarpımın aslında toplamanın daha kısa bir yolu olduğu gibi... Örneğin, 3 x 7 = 7+7+7 gibi. 7 +7 +7 çok kolay görünürken, 3 x 7 bayağı bir sırmış gibi geliyor...
KAYNAK: http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz

ÇARPIM TABLOSU EZBERSİZ DE ÖĞRENİLEBİLİR

“Matematikle Barışıyorum” adlı kitabın yazarı Necip Güven, çarpım tablosunun ezbersiz daha kolay öğrenilebileceğini söyledi. Son zamanlarda gündeme gelen ezbersiz eğitim projesini sonuna kadar desteklediğini belirten eğitimci – yazar Necip Güven, projede çarpım tablosu ile ilgili ifadelere dikkat çekerek, öğrencilik ve 24 yıllık eğitimcilik hayatında çarpım tablosunu öğrenmek için yüzlerce yol olduğunu keşfettiğini, bu yollardan en kötüsünün ise ezberleyerek öğrenme olduğunu söyledi.

Son yıllarda öğrencilerin çarpım tablosunu ezbersiz de öğrenebileceklerini, bunun daha çabuk ve kolay olduğunu ispatlayan çalışmalar yaptığını anlatan Güven, kendisine, ürünlerini daha çok satmak için yarışan TV ve radyo reklamcıları ile firmaları model aldığını bildirdi.

Yıllardır öğrencilerin çarpım tablosunu neden zor öğrendikleri veya öğrenemedikleri sorusuna cevap aradığını ifade eden Güven, “Çarpım tablosunu ezbere öğrenmek ve öğretmek, matematik eğitiminin ayağındaki deve dikenine benziyor. Bu dikeni çıkarmaya kararlıyım. Bu konu ile ilgili bir kitap hazırlığı içerisindeyim. Matematik korkusunu yenmek ve matematikte başarılı olmak isteyenler bana necipguven2003@mynet.com mail adresinden ulaşabilirler” dedi.

İHA Yayın Tarihi : 27 Temmuz 2005

Eğitimci-yazar Necip GÜVEN Eskişehir

Tel: 0 ( 505 ) 346 80 02 ( Avea Öğretmen Hattı )

Email 1: necipguven2003@mynet.com

Email 2:matematigisevdirenadam@gmail.com

Web: http://www.matematigisevdirenadam.com

21 Haziran 2010 Pazartesi

Yetti Artık Canımıza ''Çarpım Tablosu Şiiri''

Çarpım tablosu,
Çarpım tablosu dediniz,
Başımızın etini yediniz.
Bela oldu başımıza,
Yetti artık canımıza.
Başımızda nöbet bekler büyükler,
Sırtımızda sanki tonlarca yükler.
Oyun hakkımızı elimizden aldınız,
Oyuna doyamadık.
Kırdığınız yumurta bini geçti,
Çoğunu sayamadık.
Çarpılan çarpım tablosu mu
Yoksa biz mi anlamadık.
Boşa gitti tüm emekler,
Arabalar, bebekler hep bizi bekler.

******************

Çarpım tablosu,
Çarpım tablosu dediniz,
Başımızın etini yediniz.
Bela oldu başımıza,
Yetti artık canımıza.
Ya bu işin kolayını bulun,
Ya da başımızdan yok olun.
Boş yere günlerce bize kızdınız,
Ufacık çocuklara mezar kazdınız.
Hatanızın suçunu bize yıktınız,
Streslere sokup, canımızı yaktınız.
Başımızda nöbet bekler büyükler,
Sırtımızda sanki tonlarca yükler.
Oyun hakkımızı elimizden aldınız,
Oyuna doyamadık.
Kırdığınız yumurta bini geçti,
Çoğunu sayamadık.
Çarpılan çarpım tablosu mu
Yoksa biz mi anlamadık.
Boşa gitti tüm emekler,
Arabalar, bebekler hep bizi bekler.

Necip GÜVEN Eskişehir 21 Temmuz 2008

Eğitimci-yazar Necip GÜVEN Eskişehir

Tel: 0 ( 505 ) 346 80 02 ( Avea Öğretmen Hattı )

Email 1: necipguven2003@mynet.com

Email 2:matematigisevdirenadam@gmail.com

Web: http://www.matematigisevdirenadam.com

Ezberle Başlayan Matematik Hüsranla Biter

Merhaba Dostlar, kitaplarımı alanlarda en çok dikkat ettiğim konu kitapta aradığını bulmalarıdır. Bu yüzden sitemde kitaplarım hakkında çok geniş şekilde tanıtıcı bilgi verdim.

Sınıf öğretmeni olmam nedeniyle matematik alanında yazdığım kitaplarda ve yaptığım çalışmalarda mucize çözümler yerine konuyu temelden ele alan değerlendirmelere yer verdim.

Birinci kitabım ‘’Matematikle Barışıyorum’’ da ülkemizdeki matematiğe bakış açısının bir profilini çıkarıp teşhisi doğru olarak ortaya çıkarmaya çalıştım.

İlk kitabımı ( kitapçık ) yazarken yaptığım araştırma ve çalışmalarda ezberle başlayan matematiğin kabusla bittiğine şahit oldum.Bu yüzden ikinci kitabımda ezberin çıkış noktası olan çarpım tablosu öğretimi üzerinde durdum.Bu yüzden ikinci kitabımı okuyanların kitabımdan tam anlamıyla yararlanabilmeleri için üç konuya dikkat etmeleri gerekiyor.

Çalışmayı baştan sona önyargısız dikkatlice okuma.Bölüm sonlarına koyduğumuz ek okuma listelerindeki yazıların linklerine ulaşıp okuma.Çok önemli olanları bir dosyada biriktirme.Üçüncü bölümde anlattığımız yöntemleri uygulama, anlamadığı bölümler hakkında yardım alma.

Kitaplarım hakkında yapılan olumlu veya olumsuz her değerlendirme benim için çok önemlidir.Bu yüzden yapılan her değerlendirmeden mutlaka yeni bir şeyler öğrenmekteyim. Fakat Ekim 2009 sonunda kitaplarımı isteyen Yeliz ve Pınar hanımlara göndermiştim.Kitaplarımı aldıklarında ikisi de aynı gün bir ön değerlendirme gönderdi.

Bu ön değerlendirmeler arasındaki 180 derecelik fark beni çok şaşırttı.Aynı değerlendirmeleri benim yerime siz olsaydınız ne yapardınız acaba ?

Yeliz Hanım : Selam Necip bey kitabınız elime ulaştı fakat elime gecen 1. kitap ve fotokopi idi dikkatimi çeken fotokopinin 81 sayfasına kadar olan yazılarda duygu ve düşünce içerikli olması beni tatmin etmedi.’’Etkili ve Pratik Yöntemlerle Çarpma ve Dört İşlem’’ konulu olması beni çok etkilemişti fakat fotokopinin içeriği bu konu hakkında bize fazla bilgi vermemektedir.Ben avantajlı paket olarak 2 kitap birden diyerek size sipariş verdim.Fakat elime gecen kitaplarda ılk öğretim 3 sınıf dört işlem ve çarpma kolay ögretimi hakkında bir detaya fazlasıyla rastlayamadım. Üzülerek kitaplarınızı size iade etmek istiyorum.Emeğinize kesinlikle saygı duyuyorum fakat içerik olarak beni tatmin etmedi desem daha doğru olur düşüncesindeyim.Saygılarımla….


Pınar Hanım : Merhaba hocam, kitaplarınızı aldım henüz tamamını okuyamadım ama okuduğumda muhakkak yorumlarımı ve gösterdiği etkiyi anlatacağım size. Gönderdiğiniz Süper Çocuklar şarkısını da dinledim.Çocuklar için eğlenerek öğretecek eğlenceli hoş bir şarkı olmuş, büyükleri bile eğlendiriyor çocuklarda muhakkak büyük coşku yaratacaktır. Allah sizler gibi eğitimcileri başımızdan eksik etmesin tekrar rahatsız edeceğim sizi hem yorumlarımla hem de yardım etmeniz gereken konularda şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum.Saygılar ...

Yaptığım işin zor bir iş olduğunu biliyorum.Çünkü eski Kültür Bakanlarımızdan Tınaz TİTİZ Bey’in deyimiyle bir kanser olan ezberi yenmeden matematik alanında başarıyı yakalamamızın mümkün olmadığını çok iyi biliyorum.Bu yüzden ikinci kitabımın arka kapağına ‘’Çarpım Tablosu Ezberi Öldü’’ şiirini koydum.Altın da şu tesbit cümlemei ekledim.

‘’Türk Milletinin matematikte başarılı olmasının ilk şartı ; var olan potansiyel zekanın ezber hapishanesindeki esaretinden kurtarılıp mantıkla işbirliği yapar hale gelmesidir.Necip GÜVEN ‘’

Ezberin Türk Toplumunda yaptığı tahribatı anlatması bakımından 2006 yılında okulumuzda raporlu bir öğretmenin yerine geçici olarak derse giren yeni mezun Rabia Öğretmenin yazısını okumak yeterlidir diye düşünüyorum.

EZBER KABUSU SONA ERDİ !

Okul hayatım boyunca genelde başarılı bir öğrenci olmama rağmen matematik benim için bir korku ve ürperti sebebi olmuştur.

İlkokulda matematik dışında tüm konuları dikkatle dinliyor ve anlıyordum. Bu durum benim çok canımı sıkıyordu. Bundan rahatsız oluyor bir türlü kabullenemiyordum.
Diğer notlarım hep yüksekti; matematik notum da yüksek olmalıydı.

Bütün anlama çabalarıma rağmen başarısız olunca ben de ‘’Matematiği anlamama gerek yok. Yalnızca çok çalışıp soruları çözüp notumu yükseltmeliyim.’’ Diye düşünmeye başladım. Bir süre sonra da aradığım yöntemi bulmuştum, ’’EZBER’’Artık matematik konuları anlatılırken hiç anlamaya çalışmıyor ; tüm enerjimi formülleri ezberlemeye harcıyordum.

Sınavlarda ezberlediğim formülleri kullanarak istediğim yüksek notları da almaya başlamıştım fakat sınav sonunda bütün ezberlerim uçup gidiyordu.

Bu yöntemle başarılı olmama rağmen matematikten hiçbir şey anlamadan, hep korka korka dolaysıyla da sevmeden okul hayatım sona erdi.

İşin kötü tarafı da seçtiğim meslek te sınıf öğretmenliğiydi. Şimdi öğrenciyken korktuğum matematik daha önce görmediğim kadar korkunç haliyle karşımdaydı.

Evet, evet daha korkunç görünüyordu çünkü benim için artık anlamı değişmişti. Artık kurallara dönüştürüp ezberlemem için karşımda değildi. Sürekli bana ‘’Beni anlat, beni öğret, beni yücelt, beni sevdir!!!’’ diye avaz avaz bağırıp duruyordu.

Ben ise bütün çabama rağmen bu haykırışa karşılık veremiyordum. Sesim bir türlü çıkmıyor , öğrencilerime ulaşamıyordum...

Pes edemezdim, etmemeliydim ama bu çıkmazdan nasıl kurtulacaktım?

Necip Hocamı işte tam bu sırada tanıdım. Matematiğe olumsuz yaklaşımımı ve korkularımı hissetmiş olacaktı ki yanıma geldi ve kendini tanıttı.

Kısa bir sohbetten sonra ‘’Matematikle Barışıyorum’’ adlı kitabını okumam için verdi. Bu kitabı okuduktan sonra matematikle ilişkimi tekrar sorgulamaya başladım.

Bu zamana kadar matematik konularını hep ezberlemiş,farklı çözüm yollarını işaret eden kapıların varlığından habersiz yaşamış, çözümlere daima bildiğim tek bir kapıdan ulaşmanın uğraşını vermiştim. Bu durumu fark etmemle birlikte matematiğe bakış açımda çok önemli değişiklikler olmaya başladı.

Yıllardır ‘’Çözüme bir tek kapıdan ulaşılır.’’düşüncesini yavaş yavaş kafamdan atmaya başladım. Kafamdaki bu düşünce yok oldukça çok farklı kapılar belirmeye başladı. Ve ben artık korkmadan beliren her kapıdan içeri girmeye başladım. Kapıların hiç biri kilitli değil , hepsi beni bekliyor. Matematik aydınlık dünyasına beni bekliyor.....

Artık matematiği kurallar,formüller bütünü olarak değil hayatın ta kendisi olarak görüyorum. Ve şimdi ben de matematiği seviyorum...

Evet, matematiği seviyorum ama kısa bir sürede bir mucize beklemiyorum. Mucize benim içimde ...Ağır ağır, sindire sindire bazen zorlanarak bazen de yorularak ta olsa hedefime ulaşacağım. Yakın zamanda da matematikle tamamen barışacağım...

Rabia Öğretmen

Eğitimci-yazar Necip GÜVEN / Eskişehir

Tel: 0 ( 505 ) 346 80 02 ( Avea Öğretmen Hattı )

Email 1: necipguven2003@mynet.com

Email 2:matematigisevdirenadam@gmail.com

Web: http://www.matematigisevdirenadam.com

20 Haziran 2010 Pazar

Çarpım Tablosu Katliamı ve Kurbanları




İlkokul öğrencisi olduğum altmışlı yıllarda çarpım tablosu (eskilerin deyimiyle kerrat cetveli ) deyince akla ezberleme geliyordu..Dün gibi hatırımda, 4.sınıfa geldiğimiz halde hala bir çoğumuz çarpım tablosunu bilmediği için sınıfta çarpım tablosunun ezberi ile ilgili yarışmalar yapılırdı.

Daha sonra sınıf öğretmeni olup ta bu konuda hem M.E.Bakanlığının 1968 matematik programında yapılan değişiklikler hem de bu konunun daha kolay nasıl öğretileceği üzerine yaptığım araştırmalar sonucunda çarpım tablosunu ezberlemenin matematikte yapılabilecek en büyük yanlış ve en zor iş olduğunu fark ettim.

1990’lı yıllarda çarpım tablosunun mantığının doğru kavrandığında ve ezbersiz öğretme sistemlerinin devreye sokulduğunda daha kısa sürede ve daha çabuk öğrenildiğini uygulamalı olarak gördüm.

Ezber yöntemiyle yetişen anne-babalar ve hala aynı yanlışta ısrar eden sınıf öğretmenlerinin önyargılarını kırmak mümkün olamadığı için günümüzde çözülmüş olması gereken çarpım tablosu ezber yüzünden hala sorun olmaya devam ediyor.İlk kitabım ‘’Matematikle Barışıyorum’’ un ilk baskısını çıkardığım 2004 yılından bu yana çarpım tablosunun ezbersiz de öğrenilebileceği konusunda medyaya verdiğim bir çok basın açıklaması yeteri kadar kabul görmedi.Çarpım Tablosu öğretiminde toplumda oluşmuş önyargılar insanların zihinlerine paslı çiviler gibi çakılmış gibi yerinden hiç oynatılamıyordu.

Öğrenciliğinde çarpım tablosunu ezber yoluyla öğrenmiş anne-babaların bu konuda sıkıntı yaşamasını anlıyordum ama 2000’li yıllara gelmiş sınıf öğretmenlerinin yanlışta ısrar etmesini hala anlayabilmiş değilim.

İşin en kötü yanı da çarpım tablosu ezberinin yanlış olduğunun farkında olmayan bir sınıf öğretmeninin çarpım tablosunun sınıfında papağan gibi ezberleme yöntemini ezberlettiğini, ezberleyemeyen bir öğrencisini de videoya çekip bu videoyu ‘’Çarpım Tablosu Katliamı’’ başlığı ile internet sitelerinde paylaştığına şahit oldum.

Evet, ortada bir katliam vardı ama katliamı yapan öğrenci değil yanlış öğretim metodunun farkında olmayan öğretmen ve katliama maruz kalan zavallı bir öğrenci. Görevi öğrencisine çarpım tablosunu en kolay yoldan öğretmek olan meslektaşımız hem öğrencisini Çarpım Tablosunu ezberletmeye çalışarak zihinsel olarak katlediyor hem de bu yanlış öğretim yöntemi yüzünden oluşan manzarayı videoya çekerek ‘’ Ey anneler-babalar, bakın çocuklarınızı nasıl katlediyorum!’’ der gibi internet sitelerinde paylaşıma sunuyor.

Yazık, yazık çok yazık!


Eğitimci-yazar Necip GÜVEN / Eskişehir

Tel: 0 ( 505 ) 346 80 02 ( Avea Öğretmen Hattı )

Email 1: necipguven2003@mynet.com

Email 2:matematigisevdirenadam@gmail.com

Web: http://www.matematigisevdirenadam.com/

9 Mayıs 2010 Pazar

Tarihçi Annenin Ezber İsyanı

Tarihçi Annenin Ezber İsyanı !

Sevgili Necip Hocam, şahsımın da bir eğitimci olduğunu belirterek yazıma başlıyorum müsaadenizle. Benim alanım sosyal bilimler, Tarih. En çok nefret edilen dersler sıralamasında matematik kadar başı çekmektedir. Neden?

Ezber yüzünden.... ..

Benim öğrencilerim üniversite öğrencileri ve bana diyorlar ki, " Bizler bu dersi orta ve lisede ezberliyorduk, tarihler, olaylar kuru kuruya ve bitip tükenmez isimler..." öğretmenlerinin ezberci oluşundan yakınıyorlar. Ben ezber istemediğimi, yorum ve mantık yürütme istediğimi söyleyince de müthiş bocalıyorlar ve endişeleniyorlar. Çünkü akıllarını işletmeden, mantık kullanmadan akademiye gelmişler, onların kafalarına öyle işlenmiş. Yazık! Çok yazık!

Matematik konusu da aynı. Necip Hocamla tanışmadan önce kendimce ‘’Bu dersi anlatmanın başka yolları da olmalı mutlaka, bu iş ezber ile olmaz, formülleri bile olsa olmaz!’’ diyordum.

Bir de oğlum da ilkokulda çarpım tablosunu ezberleyemediğinden geri kalıp bu dersi toptan beyninden atınca ne yapacağımı şaşırdım. Çünkü bu durumda ideal noksanı olan öğretmenlerimiz hemen yaftayı asıyorlar öğrencinin boynuna: " Tembel, kafasız, senin oğlun asla bu dersi yapamaz, bu çocuktan bir şey çıkmaz, hayatı boyunca matematiği beceremez vs"

Bu sözler bizzat veli olarak benim duyduklarım. Müthiş isyan ediyorum. Ben eğitmenlik hayatımda kendim ezbere ve yanlış öğretim metotlarına savaş açmışım. Öğretmenlerimiz kendi evlatlarına, geleceklerine yatırım yaptıklarının farkında değiller galiba. Çünkü onlar Türk insanına ve Türklüğe inanmıyorlar, ya da inançları çok zayıf.

Matematik bir disiplindir. Atatürk bile, Milli Mücadeleyi milli bir cinnete benzeten Hamdullah Suphi Tanrıöver`e "Hayır, Milli Mücadele hesaptır, hesap, matematiksel hesaptır" demiştir. Matematik çarşıda, pazarda, mimaride, doğada, askeriyede, sosyal bilimlerin hem de her alanında var da var. Bu kadar önemli bir nevi strateji dersi olan matematiği Anadolu insanının zekâsına, yapısına uygun sistemler üretip öğretmedikçe başarılı olamayız.

Türkiye ne yazık ki Amerika ve Avrupa`nın 40 yıl önce uygulayıp başarısız bulup çöpe attığı eğitim metotlarını uyguluyor. Çünkü AB ve Amerika öyle istiyor. Atatürk`ün ölümünün hemen arkasında, 1-2 ay gibi sonrasında evvela orta ve lise müfredat kitaplarının içeriği değiştirildi, 1947`de de Amerika geldi Milli Eğitim Bakanlığına danışmanlarını soktu ve onlar hala oradalar.

Çocuklar öğretmeninin yetersizliğini seziyor ve zaten bana bir şey veremiyor deyip iyice bırakıyor. Bu bir öğretmen için utançtır. İlk ve orta öğretimde her şey eğitmenin elinde. Ya ağaç fidesini doğru ekersiniz, dik büyür, ya da yamuk ekersiniz, eğik büyür.

Matematikte ve diğer disiplinlerde de yanlış öğretim anneleri vuruyor, çünkü anne bundan eza duyuyor. Çocuğun evdeki öğretmeni de annesidir. Ama arkadaşlar bir şeyi yapmayalım, çocuklarımızın ödevlerini yapmayalım, her daim başında oturup ders çalıştırmayalım lütfen bu çok yanlış.

Fakat anneler de çok çaresizler, yanlış ve yetersiz eğitmen anneleri de akşam çocuklarının ödevlerini yapmaya memur ediyor. Ben 70`lerin çocuğuyum. Necip Hocam gibi öğretmenimiz bize de çarpım tablosunu oyunlarla, parmak sayarak, görsel olarak öğretmişti, tatbiki olarak.Geçmişte görev yapan öğretmenlerin hepsini de aynı kategoriye sokarak haksızlık yapmayalım.Demek ki daha o zamanlarda Necip Hocam gibi ezberin yanlışlığının farkında olan eğitimcilerimiz varmış.

Necip Hocam, derdime tercüman oldu, umut verdi. Ben eğitmen kadromuzdan iyice umudu kesmiştim. Daha temiz Anadolu insanımız, halis Türk`ümüz varmış. Teşekkürler sana Necip Hocam! Senin öğrencilerin ne şanslı öğrencilerdir! Bütün okullara aslında bir Necip Güven lazım. "Türk! övün, çalış, güven" diyorum Büyük Kurtarıcı gibi! Gırtlağı yırtılırcasına bağırıyordu, içten duyumsayarak "Türk Milleti çalışkandır, Türk Milleti zekidir"Hepimiz bir olalım ezbere savaş açalım dostlarım! Saygılarımla...
Rumuz TARİHÇİ

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Bir Öğretmenin Ezberle İmtihanı

Çarpım tablosu öğretiminde hala en önemli öğretim tekniği olarak ezberi gören eğitim sistemimizin ne tür zorluklara yol açabildiğinin en çarpıcı örneklerinden birini sizlerle paylaşmak istedim. İşte Cebrail Koçak'ın hikayesi:

Disleksi blog için fizik öğretmeni Cebrail Koçak ile yaptığımız bu röportajın önemi çok büyük.Çünkü eğitim hayatının büyük bir bölümünde zorluk çeken Cebrail Koçak aslında bir disleksi.Disleksi olmasına rağmen kendisi başarılı bir fizik öğretmeni.


Merhaba, bize kendinizi tanıtabilir misiniz?

Merhabalar, Aksaraylıyım 8 çocuklu bir ailenin 6. çocuğuyum. Elazığ’da özel bir eğitim kurumunda fizik öğretmeni olarak görev yapıyorum. Evli ve iki çocuk babasıyım.


İlkokulda hangi problemlerle karşılaştınız?

İlkokulda ciddi sıkıntılar yaşadım.İlkokul öncesi çocukluğuma dair pek bir şey hatırlamıyorum.İlkokul 1. sınıfta çok problemim yoktu. Fakat asıl sıkıntılar bundan sonra başladı.
İ.Ö. 2.sınıfta okumayı iyi yapamadığım için, tembeller grubuna dahil olmuştum bile.
3.sınıfta çarpım tablosunu ezberleyememem yüzünden tembelliğim tescillenmişti. Bu yıl ailemden de çok baskı görmüştüm. Herkes seferber olmuş bana çarpım tablosunu ezberletmeye çalışıyordu, bunun çok kolay bir şey olduğunu anlatmaya çalışıyorlardı. (hala çarpım tablosu ezberimde olmayanlar var: 9x7=?).Artık babamın kanaatiyle sınıf geçiyordum.



4.sınıf; “sınıf içi sesli” okumada çok beceriksizdim. Bir keresinde okuma esnasında bir kelimede takılmıştım. -Örneğin- Linyit kelimesini ben ‘’limit’’ diye okuyorum, öğretmen ’’tekrar oku’’ diyor, ben yine yanlış okuyorum, bunu 5–6 kez tekrar ettik. Ben kelimeyi iddialı bir şekilde hep yanlış okudum. Sınıfta gülüşmeler, alaycı ifadeler, öğretmenin kızgın bakışları vs. tahmin ediyorsunuzdur.


Okul döneminde hatırladığınız sizi üzen bir anınız var mı?

Benden bir alt sınıfta (3. sınıfta) okumakta olan kız kardeşim vardı.Öğretmenim beni onun sınıfına götürdü, bir yazının aynı paragrafını bir ona okuttu, birde bana okuttu, fark felaketti.Kardeşimin sınıfı önünde, yediğim tokatlar onuruma çok dokunmuştu.Hâlbuki bu hadise bir öğrenci için yaşanmaması gereken ciddi bir olaydır. Ben bu tip olaylara “özgüven travması” diyorum.O günüm mahcubiyet içinde geçmişti. Olay bununla sınırlı kalmadı tabiî ki akşam eve geldiğimde korktuğum başıma gelmişti, olayı ailem de duymuştu. Bir de annemlerden fırça ve daha da kötüsü “bu çocuk adam olmayacak” gözüyle bakılmam. Bu müthiş performansın(!) ardından 4. sınıfta okulda kalmıştım. Artık kardeşimle aynı sınıfta okuyacaktım. Bu da benim için ayrı bir mahcubiyetti.


Türkiye’deki eğitim sisteminde sizi en zorlayan neydi?

Tembelliğimin tescillendiği bir başka olay; bir dersin konusunu ezberden anlatma olayı idi. Hala hiç beceremem. Okullarda ödevlerin çoğunluğunu bu anlatım şekli oluşturuyordu.


Durumunuzun anlaşılmaması sizi okul içinde nasıl davranmaya sevk etti?

Tabi bu esnada, arka sıra öğrencileri olarak benim kontrolümde 3–5 kişilik gruplaşmalar oluşmakta idi. Çocukça illegal organize işlerimizde olmakta idi. Kitap, deney aletleri, sınav sorularının cevap anahtarlarını çalma gibi… Bu olaylar büyüyüp karakolluk bir olay ile de sonuçlanabilirdi. Kenara itilmişliğin böyle bir problemi de var.


Bu başarısız görüntünüze rağmen ilgilendiğiniz okul dışı etkinlikler var mıydı?

Burada da bir enteresanlık var tembelim ama Kitaplara ve deney aletlerine aşırı ilgim vardı. Satrancı çok seviyor ve iyi oynuyordum. Zekâ sorularına ve bulmacalara da çok ilgim vardı.


İlkokul öğretmeninize dair hatırladığınız çarpıcı bir anınız var mı?

5. sınıfta ilkokuldan mezun olurken öğretmen beni yanına çağırıp “sen artık okuma, kısa yoldan iş hayatına atıl, bir meslek sahibi ol, sanayiye çalışmaya git” tavsiyesinde bulunmuştu. Bende okuldan soğumuş birisi olarak öğretmenimin bu tavsiyesine çok sevinmiş ve “inşallah ailemi de ikna eder” diye düşünmüştüm.Bir başka hadise; tanımadığım bir adam, ağabeyime “bu çocuk çok zeki, okur büyük adam olur” demişti. Ağabeyimde ‘’iyi bildin(!)’’ diyerek gülmüştü. Bu adamın sözleri bana ayrı bir güç vermişti, bir özgüven kaynağı olmuştu. Bu olay Dislektik bir çocuğa güvenmenin ve iltifatın ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir. Çünkü zaten mevcut bir kapasite var, çevresel faktörler onun üzerini kapatmakta.


Ortaokul döneminiz nasıldı?

Orta 1 (6. sınıfta) ilk dönem 4 zayıflı karne. Matematik, fen gibi dersleri anlıyorum fakat yazılıda istediğim sonuçlar gelmiyor. Neyse ki 2. dönem Teşekkür alarak herkesi şaşırtmıştım.
Yine unutamadığım bir olay; 7. sınıfta fen dersini çok seviyorum, hele elektrik konusuna bayılıyorum, bu konularda el becerilerimde çok iyi idi. Öğretmen sözlü sınav yapıyor, tahtaya kalkan öğrencilere genelde “devre sorusu” soruyor, ben oturduğum yerde hepsini çok iyi çözebiliyorum.Kendi isteğimle sözlüye kalktım, öğretmen bana “Reosta”nın tanımını sordu. Tanım ezberlemek benim için çok zor bir iş…Evet, reostanın ne olduğunu ne işe yaradığını çok iyi biliyorum, hatta elektronik devrelerde söküp-takıp kullanmaktayım fakat kitaptaki tanımı yapamıyorum. Enteresandır pratikte reostayı, öğretmen benim kadar iyi bilemiyordur.Sonuç; öğretmen tarafından iyi bir fırça benim hakkımda çeşitli olumsuz ön yargılar “zaten ben biliyordum…” gibi sözler ve sözlüye düşük not…Yakın-arkadaşlarımın öğretmene “hocam arkadaşı yanlış değerlendiriyorsunuz, bu konularda çok başarılıdır” diye müdahaleleri de beni kurtaramıyor. Alın size bir “özgüven travması” daha! Sonra da derler ki medeni cesaretin yok vs… Bu tür olaylarla tamamen sindiriliyorsunuz.



Lise hayatınızı da etkiledi mi bu durum?

Lise hayatım diğer yıllarıma göre daha rahat geçti, derslerimizin çoğunluğu sayısal olduğu için kendimi denklemlerle daha iyi ispatlayabiliyordum. Geometrim çok iyi idi, öğretmenlerimin dahi çözemediği soruları çözebiliyordum. Fakat lise 2 de tarih dersimiz vardı, bu dersi de çok zor geçtim.

ÖSS’ye hazırlıkta şu problemlerle karşılaştım; aynı zaman diliminde arkadaşlarımdan çok daha az soru çözebiliyordum.Gün boyunca çalışma sürelerimiz aynı olmasına rağmen onlar konuları bitiriyor, ben konuları bitiremiyordum.Deneme sınavında süre yetmiyordu ve ÖSS’de de öyle oldu.


DPÜ fizik bölümünü kazandım. Birkaç puanla bir üst tercihim olan matematik bölümünü kaçırdım.Yani çok az daha sürem olsaydı farklı bir bölüm kazanabilirdim. Bu eğitimde fırsat eşitliği ile çelişmekte.


Üniversiteyi kazandınız ve orda neler yaşadınız peki?


Üniversitede çok zor sınavlardan (yorum, mantık yürütme veya ağır problemlerden oluşan sınavlardan) iyi puan alıyordum, fakat ezber gerektiren sınavlarda çok zorlanıyordum.Hatta ağır problemlerin çözümünde farklı, güzel metotlar geliştirdiğim için bölüm başkanının takdirlerini almıştım.


Sınavların son dakikasına kadar çıkamıyordum, bu da sınav gözetmenlerini çok kızdırıyordu.

Üniversiteli olmama rağmen hala alfabeyi ve ayları sıralayamıyordum. Bu durumun kaynağı bilinmeyince insan kendi kendini sorgulamaya başlıyor.

http://disleksi.blogspot.com/2010/02/bir-ogretmenin-hikayesi.html

7 Mayıs 2010 Cuma

Buyrun Çarpım Tablosu Ezberi Çorbasına !

Eğitim sistemimiz yıllar içinde değişti. Ezber giderek azalıyor.Ama Milli Eğitim Sisteminde değişmeyen bir şey kaldı. Çarpım Tablosu Ezberi...

Her Kafadan Bir Ses Çıkıyor, Yazık Değil mi Bu Çocuklara ?

64 yıllık müfredat değişiyor (16 Şubat 2005 )Öğrenciler artık çarpım tablosunu ezberlemek zorunda kalmayacak.
( * ) www.turkiyeforum.com/.../o_t__t_3748__64-yillik-mufredat-degisiyor.html

Yeni ilköğretim müfredatı açıklandı (Radikal11/08/2004 )
Çelik, bazı gazetelerde `Çarpım tablosu artık ezberlenmeyecek` şeklinde haberlerin yer aldığını da hatırlatarak, "Çarpım tablosu yine ezberlenecek. Ezberci eğitim olmayacak demek farklı, bu farklı" diye konuştu.
Kaynak: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=124730

‘’Not: Eski MEB Bakanımızın bu konuyu bilmemesi çok doğal ama MEB bünyesinde bulunan binlerce uzman ve öğretmen ne yapıyorlar acaba ? Bir tane köylü çocuğu , Müyesser Hocamın deyimiyle ‘’Don Kişot’’ Necip GÜVEN ortaya çıkıp ‘’Arkadaşlar , ben yıllardır MEB müfredatına uygun olarak çarpım tablosunu ezbersiz öğretiyorum.Bana fırsat verin de uygulamalı göstereyim.’’ diyor ama Fildişi Kulelerde oturan Beyefendiler ya duymuyor yada duymak istemiyor.Kaynaklarını verdiğim tüm yazıları okuyun ve kararınızı verin.Buna ‘’Çarpım Tablosu Öğretme Çorbası’’ demekte haksız mıyım ? Necip GÜVEN )

Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl??Katre : Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl?Sitedeki öğretmen arkadaşlarıma ve tecrübeli annelere soruyorum.

Çarpım tablosunu kolay ve çabuk ezberletmenin yolları nedir? Nasıl ezberlenir?
Sedaalp : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ? Artık çarpım tablosu ezberletilmiyor.Ritmik saymalar olarak geçiyor ve çokta kolay öğreniyorlar,o şekilde öğret.

Katre : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ? Ritmik sayma yapıyoruz evet ama o şekilde öğrenmesi işlem yapmasını geciktirir.Ezber şart diyorlar.

Mirbe : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ? Bedirhan 2.sınıfa geçti 5 lere kadar ezberledi..Yazıcıdan büyük puntoyla yazdırdık kendi ezberledi ritmik sayma kolay ama vakit kaybı…

Taylan Yaren: Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ? Evet benim oğlumda ritmik saymayla öğrendi.Çok daha güzel öğreniliyor. Ezber bi şekilde unutulabilir, ama ritmik sayarsa hemen hatırlama şansı oluyor Kesinlikle ritmik sayma diyorum.

Tılsım : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ?Bizim tembel teneke hala ezberlemedi.. 4.geçtik ritmik saymayla idare ediyor,ama yavaş gidiyor,ezber en iyisi bence …

Tilbe : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl?Hey gidi günler hey Ezberlediğim günler geldi gözümün önüne …

Dsimay: Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl? Kolay gelsin Fatoşum...Okullar açılana kadar ezberlemesi mi gerekiyor? Enes’e başarılar diliyorum canım..
Bakaldal : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl?

1.,2. SINIF ANNELERİ... TEKERLEMELERLE ÇARPIM TABLOSU

Taylan Yaren : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl? Bir de bu tekerlemeleri ezberletmeye kalkarsak yandık.Ama gerçekten işe yaradıysa yazın uygulayalım…

Katre : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl? Sağ ol canım hiç sorma .1. sınıfı atlattık şükür derken 2. sınıf telaşı başladı şimdi de …

Katre : Çok teşekkür ederim,Enes tekerlemelere bayıldı.

Taylan Yaren : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl?Tekerlemeleri ben yazmadım. Baykaldal arkadaşımız yazmış.

Baykaldal : Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl? Vallahi bendeniz yabancı dil öğretmeniyim.Eşim sınıf öğretmeni. Bir arkadaşı mailine postalamış bende hoş bulup sizinle paylaşmıştım.Faydası olur mu olmaz mı bilmiyorum ama çocuklar böyle tekerlemeli şeyleri genelde seviyor.En azından ilgisini çekeceği bir gerçek.Umarım faydası da olur.. Öpüyorum kuzuyu "Enes`i"

Katre: Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl?Eminim daha fazla keyif alacak,oyun gibi çünkü. Ve daha akılda kalıcı. Çok teşekkür ederiz öpücük için Şerife teyzesi,bizden de öpücükler…

Baykaldal: Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ama nasıl? Ben teşekkür ederim.. Sevgiyle kal…
Sedaalp: Re: Çarpım tablosu ezberlenecek ??‘’Alıntı:f@to$ yazdı:Ritmik sayma yapıyoruz evet ama o şekilde öğrenmesi işlem yapmasını geciktirir.ezber şart diyorlar.’’
Olur mu asıl ezberi unutuyorlar.Ama ritmik saymalarla zaten bir iki derken farkında olmadan öğreniyor.Sudeler 1.sınıfta tüm işlemleri öğrenmişlerdi bölme de dahil.Ve bunu ritmik saymalarla yaptılar.Örüntü ve ritmik saymaların çok faydasını gördük.Biz de zaten artık çarpım tablosu diye bir şey yok,ezber sistemi kalktığı için.Daha doğrusu çocukları ezbere yöneltecek her şey yok artık…

KAYNAK : http://www.annecocuk.com

Çarpım tablosunu öğrenmenin kesinlikle en iyi yolu hangisidir?

Çarpım tablosunu öğrenmenin en iyi yolunu değil ama en kötü yolunu biliyorum. Kesinlikle aşağıdaki gibi saymaya çalışmayın:2, 4, 6, 8, 12 . . . . vs.7, 14, 21, 28, 35 . . . . vs.12, 24, 36, 48, 60, . . . . vs.

Böyle saymakta ustalaşsa bile, bu yöntemi kullananlar, istenilen sonuca ulaşmak için bütün tabloyu içlerinden saymaya zorlanacaklardır. Bu zaman kaybı, aynı zamanda da düşünme sürecini yavaşlatan bir yöntemdir.

Düşünebildiğim en iyi yol, TEKRAR, TEKRAR, TEKRAR, TEKRAR, TEKRAR, TEKRAR, TEKRAR. İkinci iyi yaklaşım ise bir biçimde ilişkilendirme yöntemidir. 2 ile çarpmak kolay. İkişer ikişer sayıyorsunuz. 10 ile çarpmak ta kolay, sadece sonuna bir sıfır ekliyorsunuz. Eh, 9’lar da kolay sayılabilir, 2’den başlayarak çarpımın birinci rakamı birer büyürken ikinci rakamı birer küçülüyor; 1x9=(9), 2x9=1(8), 3x9=2(7) gibi...

Aslında galiba en iyisi, örneğin 9x7’nin 63, 8x7’nin ise 56 ettiğini doğal olarak tekrarlaya tekrarlaya, ezberlemek. Zaman içinde tekrarlaya tekrarlaya 1’lerden 12’lere kadar çarpım tablosunun rahatlıkla öğrenilebileceğini düşünüyorum.
Bir müddet sonra kendi ismimiz, annemizin, babamızın, kız kardeşimizin isimleri gibi ezbere bildiğimiz bir şey olacaktır.

Günümüzde birçok çocuğun, “bu aptal çarpım tablosunu da niçin ezberleyecek mişim? Hesap makineleri ne güne duruyor?” dediğinde onlara verecek bir yanıtımızın olması gerekir. Çarpımın aslında toplamanın daha kısa bir yolu olduğu gibi... Örneğin, 3 x 7 = 7+7+7 gibi. 7 +7 +7 çok kolay görünürken, 3 x 7 bayağı bir sırmış gibi geliyor...

KAYNAK: http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz

ÇARPIM TABLOSU EZBERSİZ DE ÖĞRENİLEBİLİR

Matematikle Barışıyorum” adlı kitabın yazarı Necip Güven, çarpım tablosunun ezbersiz daha kolay öğrenilebileceğini söyledi. Son zamanlarda gündeme gelen ezbersiz eğitim projesini sonuna kadar desteklediğini belirten eğitimci – yazar Necip Güven, projede çarpım tablosu ile ilgili ifadelere dikkat çekerek, öğrencilik ve 24 yıllık eğitimcilik hayatında çarpım tablosunu öğrenmek için yüzlerce yol olduğunu keşfettiğini, bu yollardan en kötüsünün ise ezberleyerek öğrenme olduğunu söyledi.

Son yıllarda öğrencilerin çarpım tablosunu ezbersiz de öğrenebileceklerini, bunun daha çabuk ve kolay olduğunu ispatlayan çalışmalar yaptığını anlatan Güven, kendisine, ürünlerini daha çok satmak için yarışan TV ve radyo reklamcıları ile firmaları model aldığını bildirdi.

Yıllardır öğrencilerin çarpım tablosunu neden zor öğrendikleri veya öğrenemedikleri sorusuna cevap aradığını ifade eden Güven, “Çarpım tablosunu ezbere öğrenmek ve öğretmek, matematik eğitiminin ayağındaki deve dikenine benziyor. Bu dikeni çıkarmaya kararlıyım. Bu konu ile ilgili bir kitap hazırlığı içerisindeyim. Matematik korkusunu yenmek ve matematikte başarılı olmak isteyenler bana necipguven2003@mynet.com mail adresinden ulaşabilirler” dedi.

İHA Yayın Tarihi : 27 Temmuz 2005

Çarpım Tablosunu Ezberleme

''Çarpım Tablosunu Ezberleme'', ‘’Çarpım Tablosu nasıl ezberlenir?’’ veya ‘’Çarpım Tablosu nasıl kolay ezberlenir?’’ sorusuna verilebilecek ortak cevap dedemiz,babamız ve biz nasıl ezberledik isek öyle ezberlenir.Bu iş hiçte kolay ve tavsiye edeceğim bir yöntem değildir.Çarpım tablosunu ezberlemek çok dik ve kayalık bir dağa tırmanmaya benzer.Bu işi çok az kişi başarır.Modası geçmiş bu yöntemde ısrarcı olmak çamaşır makinesinin icat edildiği bir zamanda çamaşırları hala elle yıkamaya çalışmakta ısrar etmeye benzer.

Çarpım Tablosunu Ezberlemeye Hayır.: ‘’Çarpım Tablosu Ezberi ‘’ yıllardır savunduğum gibi bu konuda yanlış yöntemlerde ısrar etmek birlikte çabalayan öğretmen,öğrenci ve anne-babayı başarısızlığa ve mutsuzluğa mahkum etmektir.


Ezbersiz Çarpım Tablosu: 

Ezbersiz çarpım tablosu dağa kayalıklardan tırmanmaktan vaz geçip ‘’Acaba bu işin daha kolay yolu yok mu ?’’ diyerek araştıranların yaptığı gibi ezberi terk edip ‘’Çarpım Tablosunun ‘’ mantığına uygun yöntemleri doğru şekilde uygulamakla başarılabilir.Bu konuda bir çok eğitimcinin uyguladığı farklı yöntemler mevcuttur.


Çarpım Tablosu Nedir, Ne Değildir? 

Çarpım Tablosu ille de ezberlenmek zorunda olan klasik bir tablo değildir.Çarpım Tablosu aslında eşit sayıların toplamını kısa yoldan gösteren bir tablodur.Daha iyi anlaşılması için ona kısaca ‘’Hızlandırılmış Toplama İşlemi ‘’ tablosu da diyebiliriz.


Çarpım Tablosu Öğretiminde Yapılan Hatalar:
Çarpım Tablosu öğretiminde yapılan en büyük yanlış somut öğrenme evresinde olan çocuklarımıza somut yolla öğretme sistemlerini terk ederek soyut yolla öğretim olan Ezber Yönteminde ısrar etmektir.Bu yöntem papağanlara uygulanınca belki başarılı olabilir ama çocuklarda başarılı olmadığını kolaylıkla söyleyebiliriz.

Çarpım Tablosu Öğretiminde Ailelerin Hataları :
Kendi çocukluğundaki deneyimlerin etkisi veya öğretmeninin direktifi ile çocuğunu ezbere zorlamak.Yanlış cevabında sert tepki vererek azarlamak.
Ezberleyemediği için onu aşağılamak.
Diğer akranları ile kıyaslamak
Çok ağır cezalar vererek psikolojik baskı yapıp sosyal hayatını aşırı şekilde kısıtlamak.